Denizcilik Müsteşarlığı, yeni hazırladığı Deniz Emniyeti Kanunu taslağı’nı kendi Internet sitesinde (www.denizcilik.gov.tr )kamuoyuna açıkladı. Sitede ayrıca kanun taslağının görüşlerini belirtmeleri için ilgili tüm kamu kurumlarına ve kuruluşlara gönderildiği de belirtiliyor.
Denizcilik sektöründe bir devrim niteliğinde olan yeni Deniz Emniyeti Kanunu taslağı, 11 bölüm içerisinde düzenlenmiş 108 madde ile, özellikle denizde emniyet, güvenlik ve deniz kirliliğinin önlenmesi konularında çok önemli düzenlemeler içeriyor. Yeni kanun, iç mevzuatımızda mevcut 1946 tarihli 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun ile 1925 tarihli 618 Sayılı Limanlar Kanunu’nun yerini alacak. Birisi 79 yıllık diğeri 58 yıllık bu iki kanunun birçok hükmü sektördeki değişiklikler sebebi ile uygulanamaz derecede eskimiş bulunmaktaydı. Teknolojik gelişmeler, ülkemiz denizciliğinin büyümesi, uluslar arası alanda ortaya çıkan yeni sözleşmeler gibi yeni konuların ihtiyaç gösterdiği yeni düzenlemeler kanunda çok detaylı olarak ele alınıyor. Bu güne kadar kanuni bir dayanağı olmadığı için denizde can emniyeti ile ilgili olup da yapılamayan birçok uygulama, tasarı kanunlaşınca yapılabilecek.
Kanunun ekinde bulunan genel gerekçesinde, nihai metin hazırlanırken AB müktesebatı, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Ülkemizce kabul edilmiş olan denizcilik anlaşmaları ve uluslararası sözleşmeler ile denizcilikte gelişmiş ülkelerin uygulamaları ve denizcilik teamüllerinin göz önüne alındığı belirtilmiş ve kanunun temel ilkesinin, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile, Türkiye tarafından bazı hükümleri uluslararası teamül hukuku olarak kabul edilen Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) ilkeleriyle ve her durumda deniz güvenliği ve gemilerden kaynaklanan kirlenmenin önlenmesi üzerine Avrupa Birliği müktesebatıyla tam olarak uyumlu olmasının olduğu vurgulanmış.
Genel gerekçede ek olarak kanunun yapılma amacı, getirdiği yenilikler ve genel düzenlemelere niçin ihtiyaç duyulduğu açıklanıyor ve uluslararası alanda “denizcilik idaresi” veya “denizcilik otoritesi” olarak bilinen teşkilatı, yani başlıca denizcilik konularından sorumlu olan kamu idaresinin (Denizcilik Müsteşarlığı) kesin olarak belirlendiği açıklanıyor.
Yine kanun ekinde bulunan madde gerekçelerinde de her bir maddeye niçin ihtiyaç duyulduğu ve maddeden neyin amaçlandığı açıklanıyor.
Kanun, denizcilik konularında bu köşeye sığmayacak kadar çok yenilik ve düzenleme yapıyor, öyle ki 108 maddenin hemen hepsi bir yeniliği ve büyük ihtiyaç duyulan bir düzenlemeyi içeriyor. PSC ve Bayrak devleti denetimi ile ilgili yenilikler, deniz trafik operatörlerinin ve kılavuz kaptanların sorumluluğu, acenteler konusundaki yenilikler, limanlara giriş ve çıkış işlemleri, kaçak yolcular, gemilere yapılan denetimler, gemi adamlarına yönelik hükümler, batıklar ve tehlike oluşturan gemilere yapılan düzenlemeler bu çok önemli yeniliklerden sadece birkaçı.
Deniz sektöründe çalışan, denizle amatör veya profesyonel olarak ilgilenen tüm kişilerin kanun taslağını olumlu bir bakış açısı ile çok iyi incelemeleri, kendileri ile ilgili alanlardaki düzenlemeleri kontrol etmeleri ve varsa sakıncalı veya eksik gördükleri noktaları bağlı oldukları kuruluşlar veya kanun taslağına cevap yazabilecek sivil toplum örgütleri vasıtası ile Denizcilik Müsteşarlığı’na iletmeleri, gözden kaçan noktaların tasarı kanunlaşmadan önce düzeltilmeleri veya eklenmeleri açısından büyük önem taşıyor. Türk Denizciliğinin ileri gitmesini isteyen herkese ve her kesime düşen bir diğer önemli görev de kanunun mümkün olduğunca bozulmadan ve içeriği anlamını kaybetmeden kanunlaşması için ellerinden gelen çabayı göstermeleri.
Yeni kanun, hüküm ve düzenlemeleri ile, ülkemizdeki deniz emniyetini çok büyük bir oranda arttırarak kazaları, yaralanmaları, can kayıplarını asgari ölçülere indirecek, Ülkemizin Avrupa, IMO ve dünya çapında imajının yükselmesine büyük katkı sağlayacak, denizciliğimize gerçek anlamda bir devrim yaptırarak çıtayı çok yükseklere taşıyacak yeni bir mevzuat. Kanun ile artan yaptırımlar sayesinde Türk deniz ticaret filosu da toparlanacak ve kara listelerdeki o içler acısı ve ülkemizin büyüklüğüne hiç yakışmayan istatistikler yakında bir tarih olacak. Denizcilik yönetimimizdeki son birkaç yıldır yaşanan yenilenme ve gerçek bir kurum ve otorite haline gelme hareketi ve profesyonel denizci kadroların daha da artacak çabaları yeni kanun ile birleşirse, ülkemiz denizciliğinin gerçekten de istediğimiz ve gerçek layık olduğu yere gelmesi hedefi artık çok daha yakında görünüyor.
Cahit YALÇIN