DÜNYA GENELİNDE UYGULANAN İHRAÇ VERGİLERİ VE DENİZ TAŞIMACILIĞINA ETKİLERİ
I-GİRİŞ;
Bilindiği üzere dünya genelinde birçok ülke çeşitli gerekçeler ile örneğin bütçe denkliği, içerdeki fiyat istikrarı, mahalli ulusal üreticiyi koruma ve diğer mülahazaları ile ihraç vergisi uygulamaları yapmaktadırlar. Söz konusu ihraç vergisi aslında yüzyıllardır hayatımızda olmakla beraber son yıllarda iktisadi krizler ve gıda fiyatlarındaki anormal yükselmelerin vuku bulduğu dönemlerde daha belirgin olmaya başlamıştır.
Hükümetler ihracat vergisi uygulamaları ile kendilerince içinde bulundukları olumsuzluklara çözüm bulduklarını sanmaktadırlar. Fakat akademik çevre, liberal ekonomi ve uluslararası ticaret savunucuları bunu ithalattaki yüksek gümrük duvarları ile aynı kefeye koyarak uluslararası ticaretin akışına ve isleyişine engel olarak görmektedirler.
Düşünce olarak herkes kendi açsından haklı olup meseleye nereden bakıldığına bağlı olarak doğru değişmektedir. Tahıl fiyatlarının çok yükseldiği bir dönemde, spekülatörler aşırı mal çekerek gemilere yüklemekte ve adeta gemileri depo olarak kullanmakta, ancak piyasaya sunmayarak fiyatların daha da yükselmesini beklemektedirler, buna karşın bu ürünleri ihraç eden ülkeler aşırı talep nedeni ile içeride yükselen fiyatları kontrol etmek için ihraç yasağı koymakta ve bu yolla iç piyasa da fiyatları kontrol edeceklerini sanmakta, ancak bu nedenle dünya genelindeki arz miktarı daha da düşerek fiyatlar yeniden daha da yükselmekte, hükümetler buna karşın yeniden aynı tedbiri almakta ve piyasa bir kısır döngü içine girmektedir. Bunun yegâne yolu arzı artırmak olması gerekirken, buda kısa dönemde gerçekleşmemektedir.
Zaten tahıl ve gıda fiyatlarındaki bu artış kuraklık, sel baskınları vb gibi doğal ve meteorolojik olumsuzluklar sonucu hasat mevsimimin kötü geçmesi ve üretim miktarının düşmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer bazı ülkeler ise zaten kendi tahıl ve gıda üretimleri kendi halklarına yetmediği için (Afrika Ülkeleri gibi)bu malların ihracına kendi halklarının refahını düşünerek yasak ya da yüksek ihraç vergileri koymaktadırlar. Bu durum karşımıza deniz taşımacılığında yük tanımlamalarında ‘’legitimate cargo’’olarak çıkmaktadır. Yani yük tanımı yaparken armatör yükün ‘’mevcut uygulama ve mevzuata aykırı ‘’bir yük olmamasını talep etmektedir.
Örneğin; diğer hususlar meyanında, hükümetlerin ihracına ya da ithaline yasak koymadığı bir yük olmasını istemektedir. İhraç vergileri çoklukla ham madde ve tabi kaynakların ihracına konmaktadır. Buradaki yaklaşım ülkelerin katma değeri düşük primitif ham maddeleri ihraç etmek yerine bunları biraz işleyip, katma değer katarak, kendi ham maddelerinden daha fazla kazanç elde etmelerini istemelerinden kaynaklanmaktadır.
Örneğin; geçen sene Endonezya’nın Nikel ihtiva eden cevher ihracına sınırlama ve yasaklama getirerek, cevherin içinden nikeli ayrıştırarak geri kalanın ihracını istemeleri gibi. Yada demir cevheri ihraç eden ülkelerin demir cevherini belli prosese tabi tutarak sinter ,pig iron yada iron billet haline dönüştürmek istemeleri gibi.
Dünya ticaretinin serbestçe yapılmasını, gümrük duvarlarının yıkılmasını, bu bakımdan uluslararası ticareti engelleyen unsurların ortadan kaldırılmasını ve gümrük rejim ve tarifelerini düzenleyen bir örgüt olan GATT(1947)’in XI.cu Maddesi bazı istisnalara tabi olarak, ihracatın her hangi bir miktar sınırlamasına tabi olmamasını hükme bağlamaktadır. Bununla birlikte GATT ihraç vergisinin maksimum seviyesi hususunda her hangi bir miktar belirlemesi yapmamıştır. Bununla ilgili önemli istisna yeni kabul edilen ülkelere ya da üyelere( Artık Dünya Ticaret Örgütü üyelerine demek daha doğru olacaktır)ithal vergisi konusundaki yaptırımlar gibi ihraç vergisi konusunda da benzer yaptırımlar uygulanması olmuştur.(WTO 2012 uygulamaları bu yöndedir.)
Örneğin; ihraç vergisi konusunda çok aktif olan Çin karşısında ABD, Avrupa Birliği ve Meksika, Çin’in bu uygulamaları ile ilgili şikayetleri / ihtilafları hususunda ve davalarında haklı bulunmuşlardır.
Bu haklılıklarına esas teşkil eden husus ise Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne giriş taahhütlerinde ihracat vergisi uygulamasının yer almaması olmuştur. Bilindiği üzere Çin konusundaki en büyük şikayet, diğerleri meyanında nadir metaller konusunda koymuş olduğu ihraç yasaklamaları ya da sınırlamalarıdır. Aşağıdaki haritadan da görüleceği üzere dünya üzerindeki pek çok ülke ihraç vergisi uygulamaktadır. Oecd’nin son yaptığı araştırmada ihracatını sınırlayan ülkeler bakımından yaptığı envanter araştırmasında (2014)İhraç vergisi uygulamasının nedenleri ve bu gerekçeler ile bu uygulamayı yapan ülke sayısı aşağıdaki gibi olmuştur;
İhraç Vergisi Uygulamasının Nedenleri ve Ülke Sayısı
Nedeni Uygulayan Ülke Sayısı
Döviz Kuru Kontrolü 4
Gelir elde etme 9
Doğal Kaynakların Korunması 7
Çevre ve Sağlık Koruması 19
Dâhili arz miktarının idamesi 14
Gıda Güvenliği ve istikrarı 4
Üretimin ekonomi için stratejik olarak Değerlendirilmesi 1 ülke Moritus
Hammaddelere ilave katma değer katma 6
Local Endüstrinin korunması 3
Diğer 4
Toplam: 71
Kaynak OECD Export Restrictions in Raw Materials Trade; Facts, Fallacies and Better Practices
Dünya Ticaret Örgütünün 2010 tarihli Raporun da ise tüm ihraç vergisi uygulamasının yaklaşık 1/3 ünün tabi kaynaklar üzerine konduğu tespit edilmiştir. OECD’nin yapmış olduğu envanter çalışmasına göre en fazla ihraç vergisi uygulaması ya da ihraç sınırlaması tedbirleri Gelişme Yolundaki ve Yükselişte olan ülkelerde görülmektedir. İktisaden ileri ülkelerde bu tip uygulamalar çok ender görülmektedir.
Yine OECD araştırmasında ihracatı engelleme usul yada yöntemleri aşağıdaki gibi olmaktadır; İhraç Vergisi, İhraç Surtax Uygulaması, İhracata konan mali vergiler, İhraç kotası, İhraç yasaklaması, ihraç lisansı talebi, minimum ihraç fiyatı /ihracat için fiyat referansı, Çift fiyat uygulaması (Mahalli piyasadaki fiyatlara göre ihraç fiyatlarının yüksek tutulması gibi),ihraç için gümrük kontrol noktalarında sınırlama, qualifiye ihracatçı listesi ,mahalli piyasa ile ilgili yükümlülükler , madenler bakımından üretim sınırlaması ve diğerleri olmaktadır. Bu uygulamalar bazen 1 yıldan kısa olmuş bazıları ise orta ve uzun vadeli olarak uygulamada kalmıştır.
Bağımsız ticaret politikası uygulayan yani GATT/WTO Bünyesinde olmayan ülke ve bölgelerin yarısından fazlası ihraç vergisi uygulaması yapmaktadır. Yapılan incelemede araştırma yapılan ülkeler arasında en fazla ihraç vergisi uygulayan bölge Afrika olmaktadır (%91),bunu %76 ile Asya Ülkeleri ve %71 ile Amerika Kıtası Ülkeleri takip etmektedir. Genel bir inceleme yapıldığında Çin’in 2011 yılında 252 ürüne, Vietnam’ın 2009 yılında 159 ürüne, Rusya’nın 2009 yılında 155 ürüne ihraç vergisi uygulaması yaptığı tespit edilmiştir.
DÜNYA GENELİNDE İHRAÇ VERGİSİ UYGULAYAN VE UYGULAMAYAN ÜLKELER HARİTASI
Lacivert olan yerlerde İhraç vergisi uygulamaktadır. Gri olan yerler ise ihraç vergisi uygulamayan ya da bu konuda bilgi olmayan yerler ve ülkeler olmaktadır.
II-SÖZ KONUSU İHRAÇ SINIRLAMALARININ DENİZ TAŞIMACILIĞINA ETKİLERİ
Yapılan bu ihraç vergisi uygulamaları, ya da ihraç sınırlamaları doğal olarak konu yükün ihraç miktarını azaltmakta buda deniz taşımacılığı piyasasında o bölgedeki yük miktarını azaltarak navlunların düşmesine ya da o bölgedeki lotlara göre ona uygun gemilerin navlunlarının azalmasına neden olmaktadır. Mantıken ithalatçılar söz konusu ihraç vergisinin uygulandığı bölgeden yaptıkları ithalatlarını azaltmaları karşısında bunu farklı bir alandan sağlamak zorunda kalacaklardır.
Bu bölgenin mukayeseli uzaklığı ya da yakınlığı gemi tonajı arzı bakımından navlun piyasalarına olumlu ya da negatif etki yapacaktır. Ayrıca bir tonaj segmenti için olumsuz etki yaratırken diğeri için olumlu sonuç doğurabilmektedir.
Örneğin Handymax gemi için, konan ihraç vergisi yük miktarını azaltırken, bunun yerine başka bölge ya da ülkeden yapılan ikame ithalat da Panamax tonajının talebini ve buna bağlı olarak navlunlarının artmasına neden olabilmektedir. Diğer taraftan yukarıda açıklandığı üzere bazı ülkeler söz konusu ihraç vergisi meyanında çevreyi koruma hassasiyeti başta olmak üzere çeşitli nedenler ile üretim sınırlaması ya da yasakları uygulamaktadırlar. Bu uygulamalar aşağıda ülke bazında açıklanmıştır.
1-HİNDİSTAN;
Bilindiği üzere Hindistan Avustralya ve Brezilya’nın ardından dünyanın 3.cü büyük demir Cevheri ihracatçısıdır. Hindistan ‘’Doğal Kaynak Milliyetçiliği ‘’ olarak adlandırılan uygulama ile yani kendi doğal ya da ham madde kaynaklarını(demir cevheri) ihraç yerine kendi ülkesinde işleyerek kendi ulusal sanayini koruma amacı ile demir cevheri ihracına ihraç vergisi koymuş, bazı bölgeler itibari ile ise doğayı da korumak maksadı ile üretimine yasak ve miktar sınırlamaları ve ihraç yasakları getirmiştir.
Gao Eyaletinde ve özellikle Karnataka ‘da demir cevheri üretimine ve ihracına getirilen yasaklar gibi. Söz konusu bu yasaklar direk ve indirek istihdam bakımından milyonlarca kişinin işsiz kalmasına neden olmuştur. Global krizden sonra gerek Gao gerekse Karnataka’da demir cevheri ihracına getirilen yasaklar ile Hindistan’ın demir cevheri ihracatı 2009-2010 arası 117 mt’dan 2013-1014 arası 14 Mt ‘a düşmüştür. Hindistan da demir cevheri ihracatı ile ilgili ihraç vergisi %5 iken 2012 yılında 6 misli artırılarak % 30 çıkarılmıştır.
Buradaki amaç lokal ulusal üreticiyi korumak olmuştur. 2010-2012 arası yani daha bu ihraç vergileri artırılmadan Hindistan’ın demir cevheri ihracatı söz konusu yıllar arasında önemli ölçüde düşmüştür. Bunun da nedeni üretilen demir cevherinin içeride kullanılması ve dünyadaki genel iktisadi kriz olmuştur. Hal böyle olmakla beraber, gerek Hindistan Savunma Bakanı gerekse Güney Gao MP’si nin istek ve baskısı ile Hindistan Maliye Bakanı Arun Jaitley 2015 Nisan ayı son haftasında düşük kalitedeki demir cevheri (demir muhtevası %58 den düşük olan)(low grade)ihracatına uygulanan ihraç vergisini %30’dan %10’a çekeceğini ilan etmiştir. Diğer demir cevheri türlerinde ise söz konusu ihraç vergisi değişmeden aynen devam edecektir. Ancak Hindistan’daki maden lobisi bunu çok geç ve miktar olarak ta çok düşük bulmuştur.
Madenciler yüksek mahalli vergiler ve düşük demir cevheri fiyatları karşısında bu vergi kesintisinin pek bir işe yaramayacağını beyan etmişlerdir. Hindistan Maden Endüstrileri Genel Sekreteri R.K Sharma bu şekildeki beyanlarına ilave olarak Mahkeme kararı ile belirlenen üst üretim miktarının işletme maliyetlerinin artmasına neden olacağını ileri sürmüştür. Üreticiler bu vergilerin satışlarını yarıya düşürdüğünü iddia etmişlerdir. Arun Jaitley bu vergiyi indirme niyetlerinin arkasındaki amaç olarak, üst mahkemenin ihraç yasağını kaldırmasının üstünden bir yıl geçmesine rağmen bu bölgede madencilik faaliyetlerinin henüz başlamaması olduğunu ileri sürmüştür.
Bu ihraç vergisinin düşürülmesi ile Gao’nun batı eyaletinden ihracatın artırılması amaçlanmaktadır. Sharma, Maliye Bakanının açıklamasından memnun kalmayarak bunun hiçbir anlam taşımadığını mevcut fiyatlara göre üretim maliyetlerinin çok yüksek olduğunu ifade etmiştir. Dünya genelindeki aşırı üretim nedeni ile %62 metal muhtevası olan spot demir cevherinin 2015 Nisan ayında Çin Qingdao limanına teslim fiyatı 2014 yılının aynı dönemine göre %47 düşmüştür. Ağustos 2014’de Hindistan hükümeti madencilerin bölgesel hükümetlere satış miktarları üzerinden ödedikleri royalty miktarını (İşletim hakkı karşılığında ödenen bedel)%10 dan %15’e çıkarmıştır.
Gao Madencileri ayrıca Devlet Gelişme Fonuna satışlarından %10 ödeme yapmaktadırlar. Tüm bunlar üretim maliyetlerini artıran unsurlar olmaktadır. Ülkenin diğer bölgelerinden yapılan sevkiyatlar yüksek demir yolu maliyetleri nedeni ile daha da pahalı olmaktadır. Hindistan hükümeti bu karar ile yukarıda da açıklandığı üzere Gao eyaletinin refahını artırmayı planlamıştır. Bu eyaletteki madencilik faaliyetleri Turizm den sonra ikinci büyük endüstri iken ve eyaletin gelirlerinin %25ini karşılarken, madencilik faaliyetlerinin durgunluğa girdiği ve sadece bu bölgede 100 binlerce kişinin işsiz kaldığı 2012 yılındaki küresel iktisadi krizden sonra söz konusu bu katkı çok azalmıştır.
Yukarıda sözü edildiği üzere mahkeme kararı ile Gao ‘de madencilik faaliyetlerinin durdurulması sonucu olarak kanunsuz kaçak madencilik faaliyetleri hortlamış ve yüz milyar Rupinin alınmasına ve çevre hasarına neden olmuştur. Yasaktan önce Gao madencileri Hindistan’ın düşük kaliteli demir cevheri ihracatının büyük bir bölümünü sağlamaktaydı.
Gao eyaletinin eskiden en büyük üreticilerinden biri olan SESA STERLİTE LTD Madencilik Şirketinin Başkan Yardımcısı A.N JOSHI vergi indiriminin madencilik Endüstrisi için moral verici bir uygulama olduğunu belirtmiştir. Düşük üretim maliyeti olan şirketlerin devletten çalışma müsaadesi alır almaz maden üretimine başlayabileceklerini izhar etmiştir. 2014 Nisan ayında mahkeme yıllık üst limiti 20 Milyon Mt da tutmak kaydıyla yeniden üretim yapılmasına müsaade etmiştir. Gao madencileri bölgesel ve Federal Hükümetlerden gerekli müsaadeyi istihsal ederek üretime başlayacaklardı. Bu yeni gelişmenin ve uygulamanın bu bölgeden yapılacak olan demir cevheri ihracatının başlaması ile handymax ve bu sıze’a yakın gemilere yakın gelecekte yeni iş imkânı yaratacağı düşünülmektedir. Çünkü söz konusu yasaklar bu bölgedeki deniz ticareti faaliyetlerini ters yönde etkilemişti.
2-RUSYA;
Bilindiği üzere 2010 yılında uyguladığı ihraç yasağı ile küresel olarak Buğday Fiyatlarının artmasına neden olan Rusya 1 Şubat 2015 de Rublenin değer kaybetmesi ve buna bağlı olarak içerde ortaya çıkan gıda enflasyonunu düşürmek için buğday ihracına vergi koymuştur. O tarihte yürürlüğe koyduğu ihraç vergisi malın gümrük değerinin %15 i ve ilaveten 7.5 Euro($8.29) pmt olup 1 ton Buğdaydan alınan vergi 35 Euro’dan az olmayacaktı.
Rusya’nın tahıl ihracatı bakımından rolü ve Türkiye’nin tahıl ithalatı bakımından taşıdığı önem aşağıdaki tablolarda gösterilmektedir.