Günümüzde ekonomistlerin çoğu iktisadi büyüme üzerinde odaklanmaktadır.Büyümedeki azalış ve artışlar , durağanlaşma , dibe vurma, veya büyümenin en üst noktaya ulaşması ''Busıness Cycle''lar ile ortaya çıkmaktadır.Tüm bu devrelerde insanoğlu,ülke,bölge Ya da küresel anlamda bu dalgalanmalardan olumlu Ya da olumsuz olarak etkilenmektedir.İktisat ilminin ana felsefesi sınırlı kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçların karşılanmasıdır.Bu cümleden olmak üzere ekonomi toplum refahının artırılmasını,yaşam koşullarının iyileştirilmesini ,insanların daha iyi olmasını hedeflemektedir.Bunun gerçekleşmesi için ise iktisadi büyüme bir gerek olarak görülmektedir.Ancak bu her zaman yeterli olmamaktadır.
Ekonomi büyürken belirtilen bu hedefleri gerçekleştiremeyebilir.Yada toplumun büyük bir kesimi için bunu sağlayamayabilir.O zaman karşımıza büyümenin yanı sıra başka bir kavram Ya da ölçü daha çıkmaktadır.Buda GELİŞMEDİR.
Bilindiği üzere Büyüme ile Gelişme zaman,zaman iç içe girse ve ayrımı zor olsa da farklı kavramlardır.Büyüme (Growth)canlı bir varlığın fizik yapısı ile genişlemesini,boy atmasını akla getirir.Kuçük bir çocuğu ilk görüşte ''ne kadar büyümüş''dememiz bundandır.Gelişme(Development) ise ,bir ayrım yapmamız gerekirse;zeka,anlayış gibi niteliklerinde olumlu farklılaşma Ya da değişimdir.(1)
Ekonomi açısından ve tarihsel olarak bu olaya yaklaştığımızda, Prf Alfred Amonn'nun konudaki tarifini ele alabiliriz.''Ülke ekonomisi,iki yönde değişiklik gösterir,bir taraftan gövdesi ile gelişir(nüfusu,iş gücü çoğalır,üretim imkanları ve araçları artar)Diğer taraftan bünye ve çatısı ile değişir.Amonn'a göre ilki büyüme,ikincisi ise gelişmedir.
Günümüz iktisatçılarının tanımlamalarına göre en basit ifadesi ile,gelişme; bir ülke Ya da bölge halkının iktisadi refahındaki ve yaşam koşullarındaki iyileşme ve refah seviyesindeki artıştır.
Bu büyümenin olduğu her ülkede görülmeyebilir.Nitekim son yıllarda büyük büyüme oranlarına ulaşan Çin de 1.3 milyarlık nüfusu ile kişi başı gelir çok düşükdür.Ancak yoksulluk sınırı altındaki nüfus toplam nüfusun %2.8 ini oluşturmaktadır(2007)Taıwan da bu oran %1.16 dır(2010)
Bazı Gelişmiş ülkelerin gelişme sorunu yoktur,onların sorunu büyümedir.Bazı Gelişme yolundaki ülkelerin sorunu ise büyümeden ziyade gelişmedir.
Ancak büyüme olmadan gelişme olmazken,gelişme olmadan büyüme olabilmektedir.
Fakat bu hususta da aşağıda izah edildiği üzere tam bir ittifak yoktur.(Bkz Daly)Büyüme kişi başı gelir Ya da GSYIH da ki dönemsel artıştır.Bir ülkenin mal ve hizmet üretimindeki ve kişi başı gelirindeki sürdürülebilir artmadır.Gelişme ise bir ülke halkının Sosyo-Ekonomik yapısındaki olumlu değişmedir.GNP(Gayrisafi Ulusal gelir)içinde tarımın payının azalması,sanayinin payının artması,tarımda çalışan iş gücünün sanayide ,yada hizmet sektöründe çalışanlar lehine azalması ,bankacılık ve hizmet sektöründeki gelişmelerdir.
Amartye Sen gelişmeyi yoksulluğun,sistematik sosyal adaletsizliğin ve dengesizliğin,hükumetlerin bastırıcı engelleyici ve toleranssız davranışlarındaki azalma olarak tanımlar.
Toplumun yaşam şartlarında bir iyileşme varsa gelişmeden söz edebiliriz.Yaşam şartlarında iyileşme ise,refah düzeylerinde artma ,sağlık ,eğitim imkanlarında gelişme,çevre koşulları, sosyal adalet ve özgürlüklerdeki iyileşmedir.
Frıdman'a göre ise gelişme;yeniliklere bağlı yapısal değişmedir.Büyüme bir sistemin yapısında değişme olmadan bir veya daha fazla ölçüde genişlemedir,Gelişme ise sosyal sistemde değişikliklere neden olan yenilikçi ilerlemedir.
Prf Dudley;Gelişmeyi büyüyen bir ekonomide yoksulluğun,ekonomik ve sosyal eşitsizliğin,işsizliğin azalması olarak tanımlar.
Prf Mıchael Todaro ise;gelişmeyi ekonomik ve sosyal tercihlerin genişletilmesi ve korkuların azaltılması,yoksulluğun azalması,kaynakların adil dağılımı ile yaşam standartlarının yükseltilmesi ,bireyin kendi kendine olan güven ve saygısının artması ,sağlık imkanlarının geliştirilmesi olarak belirler.( 2)
Günümüzün evrensel tanımına göre ise;Ekonomik gelişme bir ülkenin zenginliğini ifade eder.Bir ülke halkının tümünün iyi durumda olmasını hedefler.Çünkü halk bir ülkenin ekonomisindeki gelişmeden faydalanacak olan kişilerdir.Bu nedenle gelişme bir ülke halkının yaşam standartlarındaki sürdürülebilir bir iyileşmedir.Eğitim,sağlık , istihdam ve çevrenin korunması alanlarında daha fazla ve sürdürülebilir fırsatların yaratılmasıdır.Ekonomik büyüme ise;daha dar bir anlama ve kapsama sahiptir.Ekonominin her bir sektöründe üretilen mal ve hizmetlerin toplam parasal değerinin enflasyona göre ayarlanmış şekli ile bir önceki döneme Ya da yıla göre artışı ifade eder.Ekonomik büyüme ''Capital Income''daki olumlu değişim,Gelişme ise buna ilave olarak diğer alanlardaki değişmeyi de kapsar.Ekonomik büyüme sadece sayısal kantitatif bir değişim olup,Gelişme ise kalitatif değişmedir.
İktisadi performans genellikle GSYIH ile ölçülür.Bundaki değişim yaşam standardının ölçülmesi bakımından da vazgeçilmez bir kriter olmuştur.Bununla birlikte GSYIH sosyal ve çevresel maliyet ve faydayı uygun bir şekilde ölçemez.Eğer refah sadece finansal açıdan ve parasal olarak değerlendiriliyor ise ,sürdürülebilir bir ilerleme ve toplumun her bakımdan daha iyi yaşam koşullarına ulaşmasını amaçlayan sürdürülebilir karar mekanizmalarının tesisi çok zor olacaktır.
Gelişme gelecek nesillerin ihtiyaçlarının ve beklentilerinin karşılanması konusundaki imkan ve kaynakları tehlikeye sokmadan bu gün yaşayanların ihtiyaçlarının ve taleplerinin karşılanmasıdır.
Bu nedenle ilerleme,toplum refahını ve ülke Ya da bölge halkının yaşam standartlarının ölçülmesinde GSYIH ve bundaki artış Ya da azalış yetersiz kalmaktadır.(3)
Herman Daly'e göre;Büyüme fiziki olarak miktar bakımından artıştır.Gelişme ise kalitatif(kalite bakımından)ilerleme Ya da imkan ve kaynakların tahrip edilmemesidir.Ekonomi gelişme olmadan büyüyebilir.Yada büyüme olmadan gelişebilir.İkisi bir den gerçekleştirilebilinir Ya da gerçekleştirilemez.Ekonomik büyüme kaynakların hoyratça kullanılması ve tahrip edilmesi ve toplumun yaşam koşullarının geri gitmesi pahasına üretimin artırılmasıdır.
Bu durum üretim artışının sağlayacağı faydadan çok daha kötü bir durum yaratır.Daly bu nedenle ''Ekonomik Olmayan Büyüme'' kavramından söz eder. Mahalli bir ekonomik büyüme,küresel bir ''Ekonomik Olmayan Büyüme'' ye neden olabilir.Örneğin araba üretimindeki artışlar,bu araba fabrikalarında çalışan kişilerin istihdamında,ücret ve gelirlerinde artış yaratabilir,ancak aynı zamanda bu arabaların kullanılması küresel anlamda hava kirliliğinin artmasına ve küresel ısınmaya neden olabilir.
Bir ülke,bölge Ya da bireyin ilerlemesi,refah ve toplum yaşam koşullarını etkileyen unsurlar başka bir deyişle gelişmeyi etkileyen kriterler aşağıda belirtilmiştir;
Net Gelir,ekonomik küçülme,istihdam,eğitim ve okuryazarlık oranı,bilgi ve beşeri sermaye,verimlilik,kaynak ve ürünlerin varlığı ve tahsisi,sağlık,yaşam beklentisi ve süresi,çocuk ölümleri,fakirlik sınırı,açlık sınırı,güvenlik,suç oranları,yaşam kalitesi,mutluluk,tatil ve çalışma süreleri,kültürel kimlik,demokrasi,insan hakları,eşitlik,fırsat eşitliği,çevresel kirlilik,temiz su ve hava imkanları,aşırı tüketim ve doğal kaynakların hoyratça tüketilmesi ve azalması,eko sistemin değeri,biyolojik çeşitliliğin azalması ve buzulların erimesi
Tüm bu unsurlardaki olumlu yada olumsuz gelişmeler bireyin ve toplumun iktisadi refahını ve yaşam koşullarını olumlu Ya da olumsuz yönde etkiler,ancak bunlardan bazıları ekonomik büyümenin de unsurlarıdır.Dolayısı ile büyümeyi gelişmeyi engellemeden gerçekleştirmek günümüzün en önemli sorunu olmaktadır.
Büyümenin arkasındaki en önemli unsur,ve itici güç teknolojik gelişmedir.Teknolojik gelişme büyümenin motorudur.Fakat aynı zamanda teknolojik gelişme ile Gelişmeninde yakın ilişkisi bulunmaktadır.Teknolojik gelişmeyi sağlayacak olan bireyin kendisi ve eğitim seviyesindeki artışdır.Verimlilik seviyesini artıracak olanda teknik gelişme ve bireyin eğitim ve seviyesinde ve hünerlerindeki gelişme yanı beşeri sermayedeki kalitatif iyileşmedir.
Bu tanımların çoğunda gelişme yeniliklerin artması ve istihdamın artırılması olarak görülse ve gelişmiş ülkelerin gelişme sorunun olmadığı vurgulansa da ,Bu gün dünyanın daha doğrusu Gelişmiş Ülkelerin en önemli sorunu büyüme ve istihdamdır. Yükselişte olan ülkelerin bir büyüme sorunu olmasa da,bazı ülkelerin hızlı büyümesine ve genelde istihdam sorunu da olmamasına rağmen gelişme sorunu bulunmaktadır.Az gelişen ülkelerde ise büyüme ile birlikte gelişme sorunu bulunmaktadır.
Gelişmiş bazı ülkelerde eksik istihdam durumu mevcut olup denge belli bir işsizlik seviyesinde oluşmaktadır.Ancak çoğunda ,yükselişte olan ülkelerin aksine bir kalkınma Ya da gelişme sorunu bulunmamaktadır.Bu ise ekonomik,sosyolojik ve siyası olarak ortaya çıkabilmektedir.
Tüm bu açıklama ve tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere;bir ülkedeki iktisadi ilerleme ve toplum refahındaki artış ve iyileşmeyi,halkın daha iyi yaşam koşullarına ulaşma düzeyini sadece İktisadi büyüme ile ölçebilmemiz mümkün olmamaktadır.Büyüme olurken her zaman gelişme olmamakta ve gelişmeyi belirleyen kriterler gerçekleşmeyebilmektedir.Büyümenin de bir maliyeti ve çevre ve toplum üzerinde negatif sonuçları olabilmektedir.Daly'nin tanımı ile Ekonomik Olmayan Büyümede gerçekleşebilmektedir.Bu cümleden olmak üzere büyümenin maliyetini kim Ya da kimler karşılayacak,ve büyümeden sağlanacak faydayı kim Ya da kimler paylaşacaktır.KISACA ÇANLAR KİMİN ÇALACAKTIR.
ABD açısından durum ,sözü edilen bu kriterler bakımından acaba nasıldır?
1947-2011 Yılları arasında ABD'nin ortalama 3 aylık büyüme oranı %3.28 olmuştur.Mart 1950 de tarihsel olarak en yüksek büyüme oranı olan %17.20 ye ulaşılmış,Mart 1958 de ise tarihsel olarak en düşük büyüme %-10 40 görülmüştür.(4)1970-1990 arası yıllık büyüme %3.2,1950-2000 arasında %3.2,1970-2005 arası %2.8 olmuştur.
Aşağıdaki tablodan görüleceği üzere bazı yıllar (-)büyüme görülse de genelde büyüme (+)ve yeterli seviyede olmuştur.Böyleee ABD dünyanın en büyük ekonomisi haline gelmiş ve İkinci Dünya Savaşı sonrası Dünya Ekonomisinin liderliğini İngiltere'nin elinden almıştır.(5)
2007-2011 3 er aylık büyüme oranları aşağıda gösterilmiştir.
2011 ilk çeyreğinde ekonomi %0.4,ikinci çeyreğinde ise %1.3 büyümüştür.2009 da ise önemli düşüşler görülmüştür.2011 deki yavaş büyümeye rağmen önümüzdeki bir yıl içinde resesyon ihtimali bazı derecelendirme kuruluşlarına göre %35 olarak görülmektedir.Bazı ekonomistler ise daha kötümser olup bu oranı %50 ye çıkarmaktadır.Ancak ortak görüş resesyon görülse bile süresi kısa olacaktır.Buradan da anlaşılacağı üzere ABD'nin bazı yıllar hariç önemli bir büyüme sorunu bulunmamaktadır.Çeyrek bazda ortalama %3.28 büyüyebilmektedir.Bununla birlikte aynı değerlendirmeyi,özellikle 1970 li yılların başından itibaren , bazı gelişme kriterleri bakımından yapabilmemiz mümkün olmamaktadır.Kapitalist Demokrasiyi uygulayan ABD ,Sosyal Demokrasiyi uygulayan AB ye göre gelişmenin bazı önemli kriterleri bakımından başarılı olamamaktadır.Avrupa'da gelişmeye ayrı bir önem verilmekte ve büyüme yanı sıra,onu dışlamadan gelişmişlik düzeyini de ölçecek parametreler oluşturulmaya çalışılmaktadır.Bütün bu hususlar ABD de bu konuda hiçbir şey yapılmadığı anlamına gelmemektedir.İşsizliğin ,evsizlerin sayısının ,sağlık sigortasından yararlanmayanların sayısının azaltılması konusunda bazı önlemler alınsa da özellikle büyümenin azaldığı dönemlerde alınan bu tedbirler yetersiz kalmakta ve kaynakların %30 unu kullanan bu ekonomide geniş halk kitlelerinin mutsuzluğu geçtiğimiz günlerde karşılaştığımız protestolara ve ''AMERİKAN BAHARINA''neden olmaktadır.Büyüme ile sağlanan Milli Gelirin önemli bir bölümünün tepedeki küçük bir gurup tarafından paylaşılması , gelir dağılımındaki adaletsizlik ve bunun çoklukla Silikon Vadisi ve Newyork u da içine alan 4 bölgede toplanması halkın World Street de ayaklanmasına neden olmaktadır.Bunun en önemli nedeni ise kaynakların önemli bir bölümünün (%60)askeri harcamalara gitmesi ,eğitime ve sağlığa yeterli kaynak ayrılamaması,ortalama hane halkı gelirinin giderek düşmesi,fakirlik ve açlık sınırı altında yaşayanların sayısının artması,işsizlik oranının ,ve işsizlerin sayısının artması evsizlerin ve sağlık sigortası kapsamında olmayanların sayısındaki artışlar,çevrenin ve kaynakların hoyratça kullanılması olmaktadır
Bu yazımızda ABD açısından halkın refahını ve yaşam koşullarının kalitesini başka bir deyişle gelişmeyi belirleyen bu unsurlar aşağıda detayı ile incelenmektedir.
1-İŞSİZLİK ;
Ağustos 2011 de ABD de işsizlik oranı %9.1 olmuştur.(İşsiz sayısı 14 Milyon kişidir)Tarım dışı istihdam miktarı 308 Milyonluk nüfusa sahip ABD de 131.1 Milyon kişidir.İmalat Sanayi her ay ortalama 14.000 kişiye iş imkanı sağlamıştır.Bu rakam bu yılın ilk 4 ayında 35.000 kişi idi. Kamu da ki iş imkanının Ağustos 2011 boyunca azalma trendi devam etmiştir(- 17.000 kişi).Eyaletlerin kamu istihdamı ise çok az değişmiştir(+5000)Merkezi Hükumette iş kayıpları, kullanım seviyesinin en yüksek olduğu 2008 Eylül ayından bu yana , 550.000 kişiy ulaşmıştır. Kısaca, Kamudaki istihdam imkanları düşmüştür.
Yetişkin Beyaz erkekler de işsizlik oranı %8.9,Beyaz yetişkin kadınlar da %8.0,Genç Nüfusta ise %25 dir.
Beyazlar da %8.0,Siyahlarda %16.7,Hispanıcl'erde %11.3.dir.Ağustos ayında bu rakamlarda ya çok az Ya da hiç değişme olmamıştır.
Mevsimsel ayarlama yapılmadan Asya kökenlilerdeki işsizlik oranı %7.1 olmuştur. 27 hafta ve üzerinde işsiz kalanların sayısı Ağustos 2011 de 6 Milyon kişi olmuştur(Toplam işsiz sayısının %42.9 u).Ekonomik nedenlerle part-tıme çalışanların sayısı 8.4 Milyon kişiden 8.8 Milyon kişiye yükselmiştir.Ağustos ayında iş gücüne katılım oranı 2.6 Milyon kişi olmuştur.Bir önceki yıl 2.4 Milyon kişi idi.Bunların içinde 977.000 kişi önce nasılsa iş bulamam diye iş aramayanların sonradan yeniden iş aramaya başlaması ile ortaya çıkmıştır.. Ağustos ayında bunların sayısı 133.000 e düşmüştür.Geri kalan ise eğitim ve ailevi nedenler ile iş aramayanlardır.
Sağlık sektöründe çalışanların sayısı Ağustos ayında 30.000 artmıştır.Son 12 ayda sağlık sektöründe çalışanların sayısı 306.000 artmıştır.Madencilik alanında iş imkanları +6000 ile artmaya devam etmiştir.Bu alanda iş imkanı Ekim 2009 da dibe vurmuştu.Teşvikler ile bu alanda iş imkanı 144.000 kişi artmıştır.
Profesyonel ve servis sektörlerinde ve kompüter sistem dizaynı ve ilgili alanlarda Ağustos ayında ilave 8000 kişiye iş imkanı sağlanmıştır.Bilişim Sektöründe ise Ağustos ayında 48.000 iş imkanı azalmıştır.Bunun 45.000'i haberleşme sektöründe olmuştur.İmalat Sanayinde düşme Ağustos ayında çok az olmuştur(-3000)Oysa bu alanda Temmuz ayında 36.000 kişiye iş imkanı yaratılmıştı.(6)
Bu veriler incelendiğinde ABD de Genç Nüfus da ki işsizlik oranı çok yüksektir. Beyazlar dışında da özellikle Siyahlar da işsizlik oranı çok yüksektir.Kamu da ki işsizlik oranı da yine çok yüksek seviyelere ulaşmıştır.Parttıme çalışanlarda yüksek olup bu işsizlik oranının daha yüksek olmasını düşürmektedir.Ağustos ayında görülen en fazla istihdam imkanı sağlık ve servis sektörlerinde görülmektedir.27 Hafta süresince 6 Milyon kişi iş bulamamıştır.Bu çok uzun bir süredir.İşsizlik oranında Ağustos 2011 de 2009 ve 2010 a göre nispi bir düşme olsa da,düşüş ortalaması %1 ve altındadır.Bu durum aşağıdaki Tablo da görülmektedir.
ABD de bir çok dönemde ,büyüme olmasına rağmen işsizlik devam etmiştir.Bu işsizlik oranı aslında ABD Bureau of Labor'un tespitlerinden daha fazladır. Bunun nedeni gönülsüz olarak part tıme çalışanların çalışıyormuş gibi görünmesi ve iş bulma ümidi olmaması nedeni ile iş aramayan kişilerin sayısının çok fazla olmasından kaynaklanmaktadır.Bu konuda 2010 yılında yapılan bir çalışmada 2010 Mayıs işsizlik oranının aslında resmi olarak ilan edilenin çok üstünde ve %16.5 olduğunu ortaya koymuştur.Bu dönemde 1.5 Milyon kişi gönülsüz olarak part-tıme çalışmayı kabul etmiştir.Bu durum aşağıdaki tabloda görülmektedir.
Kaynak Mary Angel MSN Money-The Real Unemployment Rate?%16.6
Kamu alanında işsizliği azaltmak için ABD de yeni alınan Keynes ci politikalar alt yapı yatırımlarında ve diğer kamu alanlarında iş imkanlarının yaratılması yeni iş imkanları yaratsa da buradaki verimlilik düşük olacaktır.Ancak bu da işsizliği azaltmanında kaçınılmaz unsuru gibi görülmektedir.
2009 da ABD de iş gücü 145.184.000 iken,2010 da 143.581.000 2011 Ağustos ayında ise 153.600.000 kişi olmuştur.
2-GELİR DAĞILIMI
Alan Greenspan 2005 de Kongrede yaptığı konuşmada ,Amerika'nın Demokratik bir toplum değil,Kapitalist Demokratik toplum olduğunu belirtmiştir.Bu söylem gelir dağılımındaki adaletsizliğin temelini oluşturmaktadır.ABD de gelir dağılımındaki adaletsizlik II ci Dünya Savaşından sonra hafifçe düşmüş ancak 1970'ler den sonra tekrar artmaya başlamıştır.2006 da en üst seviyeye ulaşan bu dengesizlik 2007 de tekrar bir miktar düşmüş,ancak adaletsizlik devam etmiştir.
Unıted States Department of Commerce and Internatıonal Revenue Service 1970 den beri ABD de gelir dağılımı adaletsizliğinin arttığını belirtmiştir.2006 dan beri Gini Index'ine göre yapılan ölçümlerde ABD de önemli gelir dağılımı adaletsizliğinin olduğu ortaya konmuştur.2009 ve 2010 yıllarında Milli Gelirin dağılımı hane halkı yıllık gelirinin kümelendiği gelir grupları bakımından
aşağıdaki şekilde olmuştur.
Gruplar;
1-En Düşük Grup(quantile) 20.000 usd ve altındadır
2-İkinci Grup 20.001-38.043 usd
3-Üçüncü Grup 38.043-61.735 usd
4-Dördüncü Grup 61.735-100.065 usd
5-En Üst Grup 100.066 ve üstü
Milli Gelirin Dağılımı
Gruplar 2009 2010
1 3.4 3.3 düşmüş
2 8.6 8.5 ''
3 14.6 14.6 aynı
4 23.2 23.4 artmış
5 50.3 50.2 düşmüş
En tepedeki%5 21.7 21.3 ''
2010 da Amerikan halkının %20 si Milli Gelirin %49.4 ünü kazanmıştır.%3.4 ise yaklaşık olarak fakirlik sınırı altında yaşayan %15 tarafından kazanılmıştır.
Hane Halkı Geliri Dağılımı;
2010 da Yıllık geliri 25.000 usd altında olanların nüfusa oranı %16,geliri 25.000-49.999 usd arasında olanların oranı %15,75.000 ve üstü gelir elde edenler %5 olmuştur.En üst seviyedeki Hane Halkı halkının(bir Ya da iki kişi gelir elde ediyor)%77 si yıllık 91.705 usd kazanmıştır.Orta sınıf Hane Halkı Geliri(yaklaşık 1 kişi gelir elde ediyor)yıllık36.000- 57.657 usd olmuştur.
Bu gelir rasyosu 2008 deki 1 e 13.6 dan ,1 e 14.5 a yükselmiştir.1968 de bu rasyo 1 e 7.69 olarak gerçekleşmiştir.1915 de Amerikan Sanayinin dominantı durumunda olan Rockefellers ve Carnegıes'in dahil olduğu %1 lik en zengin Amerikalı kesim milli Gelirin %18 ini kazanırken,bu gün tepedeki %1 lik zengin kesim Milli Gelirin %24 ünü kazanmaktadır.
2009-2010 arası gelir dağılımındaki eşitsizlik artmıştır.Gini Index de Istatistiki olarak değişim olmamıştır.
Yukarıda söylenildiği üzere 1970 lerin başından itibaren,gelir dağılımındaki adaletsizlik ABD de hızla artmaya başlamıştır.Paul Krugman 1979 dan sonraki dönemi gelir dağılımında büyük adaletsizliğin olduğu ''Great Dıvergence''olarak adlandırmaktadır.
2005 de ABD de gelir %9 artmış tepedeki %1 ın geliri %14 olarak artarken aşağıdaki %90 nın payı %0.6 düşmüştür.2006 yılında Toplam Milli Gelirin yaklaşık 1/3 ü tepedeki nüfusun%6.73 tarafından paylaşılmıştır.116.011.000 hane halkının %1.93 ünün geliri 250.000 usd ve üstünde olmuştur.
En zengin kesim olan %1 gelirini Sılıkon vadisi ve Newyork City de elde etmiştir.Gelir artışı ve adaletsizliği en çok bu bölgede görülmüştür.Bu bölge dışarı çıkarılarak bir değerlendirme yaparsak diğer alan ve eyaletlerde geçtiğimiz 10 yıl içinde ABD de gelir dağılımında bir adeletsizlik ortaya çıkmayacaktır.Bu dengesizliğin nedeni Silıcon Vadisi ve Newyork Cıty,Wall Steet çalışanlarının ve işverenlerinin elde ettiği gelir olmaktadır.Wall Street deki ayaklanmada diğer hususlar meyanında bu yüzden olmaktadır.Ancak bunda eğitiminde rolu olmaktadır.Eğitim düzeyi daha doğrusu iyi eğitim seviyesi arttıkça gelir de artmaktadır.Avukatlar Şirket birleşmeleri,konsorsyum oluşumları,şirket ittifaklarını gerçekleştiren Hukukçular,Finans elamanları,ARGE çalışanları,Bilgisayar Programcıları,üst kademe şirket yöneticileri ve CEO lar vb önemli gelir elde etmektedir. ABD de GSYIH(Satınalma Gücü Paritesine göre)2010 da 14.6 Trilyon USD olmuştur.Bu gelirin %1.1 Tarım kesiminde,%22.1 Sanayide ,%76.8 i ise Servis Sektörlerinde elde edilmiştir.Kişi başı gelir ise 2010 de 47.200 usd olmuştur.(2007 45.757 usd,2008 48.100 usd,2009 46.400 olmuştur. (CIA)
3-GELİR DÜZEYİ;
ABD de gerçek ortalama hane halkı geliri 2009 -2010 arasında azalmıştır.2009-2010 arasında Beyaz ve Siyahlarda ortalama hane halkı geliri düşerken ,Asya kökenlilere ile Hispanic'ler de istatistiki olarak önemli bir değişiklik olmamıştır.Hane halkının eğitim seviyesi yüksek olanlar alt gelir grubundan üst sınıfa geçmiş,eğitim seviyesi düşük olanlar ya durumlarını korumuş,yada alt gelir gurubuna inmişlerdir.
2010 da gerçek enflasyondan arındırılmış ortalama hane halkı geliri 49.445 usd olmuştur.2009 a göre %2.3 azalmıştır.
2007 den bu yana, son resesyondan bir yıl önce,gerçek ortalama hane halkı geliri %6.4 azalmıştır. Bu 1999 da elde edilen figürden %7.1 daha düşük olmuştur.Aile olan ve aile olmayan (Famıly and non Famıly)ortalama hane halkı geliri bakımından da 2009-2010 arasında düşme olmuştur.
Aile olan hane halkı geliri %1.2 düşerek 61.544 usd olmuştur.Aile olmayan hane halkı geliri ise %3.9 düşüş ile 29.730 olmuştur.Ortalama hane halkı geliri Beyaz ve Siyahlarda 2009-2010 arası azalmış,Asya kökenli ve Hıspanıc'ler de önemli bir istatistiki değişiklik olmamamıştır.2007 den beri full tıme çalışan yıllık gelir elde edenler erkeklerde 6.6 Milyon azalmıştır.Bu azalma kadınlarda 2.8 Milyon olmuştur.(7)
4-YOKSULLUK ORANI;
2010 da resmi yoksulluk oranı %15.1 olmuştur.Bu oran 2009 da %14.3 idi ,2007 yılından bu yana
sürekli olarak yoksulluk oranı artmıştır.Bu oran %12.5 dan %15.1 yükselmiştir.2010 da yoksul olan 46.2 Milyon kişi ,2009 da ki 43.6 Milyon yoksul kişinin üstüne çıkmıştır.2009 da 2008 deki 39.8 Milyon kişiye göre artmıştır. 2010 yılı Bu yoksul olan kişilerin sayısında artış olan 4 cü yıl olmuştur.2006 da %12.3 idi.Dipdeki %20 lik kısım yıllık 19.178 usd den daha düşük kazanç elde etmiş,yada hiç kazanç elde edememiştir..(2011 yılı için Yoksulluk sınırı 4 kişilik bir aile için yıllık 22.350 usd olarak belirlenmiştir.2009 da bu rakam 21.954 idi)
2009-2010 arası Hıspanıc olmayan Beyazların yoksulluk oranı %9.4 den %9.9 a yükselmiştir.Siyahlar için bu oran%25.8 den %27.4 e ,Hıspanıc ler için ise %25.3 den %26.6 ya çıkmıştır,Asya kökenliler için ise %12.1 olmuş fakat 2009 a göre değişiklik olmamıştır.
Bu fakirlik oranı 2010 da %15.1 ile 1993 den beri görülen en yüksek oran olmuştur.1993 de %7.3 olarak gerçekleşmiştir.2010 da 46.2 Milyon yoksulluk sınırındaki fakir insan sayısı ABD de son 52 yılın en yüksek rakamı olmuştur.
2009-2010 yılları arası 18 yaş altındaki çocuklardaki fakirlik oranı %20.7 den %22 ye çıkmıştır.18-64 yaş arasında ise %12.9 dan ,%13.7 ye yükselmiştir.65 ve üstü için ise %9 olup değişiklik olmamıştır.(6)
Nüfusun yaklaşık %31.6 sı 2004-2007 arası en azından 2 ay ve daha fazla süren bir dönem içinde yoksulluk çekmiştir.
Kronik yoksulluk çok nadiren görülmüştür.2004 den 2007 e 48 ay yoksul olarak yaşayanların yoksul nüfusa oranı %2.2 olmuştur.
2009 da nüfusun 23.1 i 2 ay veya daha fazla bir süre için fakirlik çekmiştir.Nüfusun %7.3 ise 2009 da her ay yoksulluk çekmiştir.(7)
Fakirlik sınırındaki aile sayısı ve aile fakirlik oranı 2010 da 9.2 Milyon ve %11.7 olmuştur.2009 da bu oran ve sayı %11.1 ve 8.8 Milyon du.2014 e kadar yoksulluk oranı %15 ın üstünde olacaktır(8)2020 ye kadar yoksulluk problemi aşırı yoksul olanlar da dahil olmak üzere devam edecektir.
Çok fakir olanlara gelince,(Deep Poverty)2009 yılında 19 Milyon kişi yani nüfusun %6.3 çok fakirlik çekmiştir.Bunlar Fakirlik sınırı olarak belirlenen rakamın yarısının altında gelir elde eden hane halkı Ya da bireylerdir.Bu rakam 4 kişilik Hane halkı için yıllık 11.157 usd ,kişi başına ise yıllık 5570 usd dir.(Günde 15 usd) bununla yiyecek,içecek,giyinecek,barınacak ve diğer sosyal ,kültürel,eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılayacaklardır.Bunun mümkün olmayacağı aşikardır.
2010 da aşırı derecede fakir olanların sayısı 20.5 Milyon kişiye çıkmıştır.(%6.7)2007 yılından beri bu alanda sürekli artış olmuş ve 4 Milyon kişi Çok Fakirler sınıfına dahil olmuştur.2010 da ortalama hane halkı geliri ABD de %2 düşmüş ve 1 Milyon daha fazla çocuk yoksul gurubun içine katılmıştır.Toplam 15.7 Milyon yaşları 6 veya daha düşük olan yoksul çocuk olmuştur.
Bu daha çok çocukların eğitimini ve gelişmesini etkilemektedir.Yapılan bir araştırma düşük gelirli çocukların gelirlerinde nispi olarak bir artışın eğitimdeki başarılarını çok daha fazla olarak artırdığını ortaya koymuştur.
ABD de her 6 kişiden 1 'i fakirdir.(9)
2010 yılında en yüksek aşırı fakirlik oranının bulunduğu yerler ABD de Mıssısıpi(%9.7) ve New Mexıco(%8.7)olmuştur.Dıstrıct of Columbıa (%10.7),resesyondan sonra aşırı fakirlik oranının en fazla arttığı yer ise Navada olmuştur(2007 de %4.6 iken 2010 da %7 e çıkmıştır.)
Özetle aşırı yoksulluk oranı ABD de giderek artmış ve 2007 de %5.6,2009 da %6.3 ve 2010 da %6.8 olmuştur.2005 de aşırı yoksulluk sınırı geliri birey için 5080 usd /yıl,4 kişilik hane halkı için 9.903 usd/yıl idi 2005 de 16 Milyon kişi aşırı fakirlik çekmiştir.(10)
4-EVSİZ KİŞİ SAYISI;
ABD de evsiz kişi sayısı da önemli miktardadır.Aslında bu resmi rakamlardan çok daha fazladır.Bu genelde Acil sığınaklar,yoksullara yardım hostelleri,,düşkünler evi,akli rahatsızlıkları olanların barındıkları mekanlar,belirli bir sabit süre Ya da ve sahibi olana kadar evsizlerin yerleştirildikleri daimi ikamet yerleri tüm ihtiyacı karşılamadığından buralarda kalanlara Ya da baş vuranlara göre yapılan ölçümler pek gerçeği yansıtmamaktadır. Diğer bir sorunda evsiz çocuk ve genç nüfusta görülmektedir.Bunların önemli bir bölümü sözü edilen sığınaklarda kalmakta diğerleri ise bir eve ihtiyaçları olmasına rağmen aileleri ve arkadaşları ile birlikte kalmakta böylece aynı evde kalanların sayısı gayri sıhhi olarak artmaktadır.
Bu başlık altında değerlendirme yapabilmemiz için önce kime Evsiz denildiğinin tanımını yapmamız gerekmektedir.Bu ABD de McKınney-Vento Act 1987 e ye göre yapılmaktadır.
Buna göre evsiz olarak değerlendirilecek kişiler;sabit,düzenli Ya da elverişli bir gece kalacak yeri olmayan ancak aşağıdaki alanlarda geceleyen bireylerdir.
-Kamu tarafından yönetilen Ya da özel sektör tarafından işletilen ,geçici olarak kalmak üzere dizayn edilen kalma yerleri(yoksullara yardım hostelleri,evsizlerin bir arada kaldıkları sığınma evleri ve akli rahatsızlıkları kişiler için transıtıonal house lar vb)
-Düşkünler için geçici kalma yeri sağlayan düşkünler evi
-İnsanların düzenli olarak kalması için dizayn edilmemiş,yada uygun olmadan kullanılan kamu Ya da özel sektöre ait yerler.
ABD de evsizlik her yaştan, her ırktan,etnik gruptan ve coğrafyadan gelen kişileri etkilemektedir.Nedeni ise,işsizlik,fakirlik,özellikle 2008 Mortgage kirizi ile karşılaşılan ev kayıpları(bireylerin morTgage ile aldıkları kredileri ödeyememeleri nedeni ile ipotek edilen evlere el konulması ve evlerini kaybetmeleri),akli rahatsızlıklar,hapisten çıkanların ev bulamaması,artan yakıt ve gıda fiyatları nedeni ile kiraya ayıracak paranın azalması vb dir.2008-2009 arası Federal Fakirlik Sınırın altında geliri olan hane halkının %75 i,hane halkı gelirinin %50 sinden fazlasını kiraya harcamak zorunda kalmıştır.İpotek sorunu(Ev Kredisi alanların ipotek nedeni ile evlerini kaybetmeleri) 2009 da 2008 e göre 500.000 daha fazla hane halkını etkilemiş,bu durumdaki ev sayısı 2.8 Milyona çıkmıştır.Bazı alanlarda bu artış double olmuştur.Evsizliğin en önemli nedenlerinden biri de yukarıda söylenildiği üzere işsizlik olmuş ve 2008-2009 arası ABD de işsiz kişi sayısı %60 artarak 8.9 Milyon kişiden 14.3 Milyon kişiye yükselmiştir.
2008-2009 arası ABD de evsiz kişi sayısı %3 Ya da 20.000 kişi artmış,evsiz aileler ise %4 artmıştır.
Florıda,Navada,ve Calıfornıa da hane halkının %80'nin den fazlası gelirin %80 ininden fazlasını kira olarak ödemiştir.(11)
Ocak 2007 de ABD de 671.888 kişi sokaklarda ve sığınaklarda yaşamakta idi.Bu miktar 2005 e göre %12 düşük olmuştur.US Department of Health and Human Servıces raporuna göre;Ocak 2009 da 643.067 sığınma imkanından yararlanan ve yararlanmayan evsiz kişi olmuştur.Buna ilave olarak,yaklaşık 1.56 Milyon kişi '1 Ekim2008-30 Eylül 2009 arasında'Emergency Shelter''veya ''Transıtıonal Housıng''*Programından yararlanmıştır.Bu rakam bize ,yukarıda belirtilen sürede 200 kişiden 1 'inin ABD de sığınma sisteminden yararlandığını ortaya koymaktadır.
Atlanta,Boston,Danver,Mınnepolis,Newyork,Phonix,Portland,Seattle ve Washington da ailelerin ev ihtiyacı giderek artmaktadır.
*Transıtıonal House;evsiz kişilerin belirli bir sabit süre veya ev sahibi oluncaya kadar ,hangisi daha önce gerçekleşmek üzere ,mümkün olan en kısa sürede kişilere Ya da ailelere daimi ev imkanı sağlanmasıdır.
Amerika'daki evsizlerin büyük bir bölümü,akli rahatsızlığa sahip olanlar,sakatlar,bağımlı madde kullananlar,yada şiddet görenler ve fiziksel /cinsel istismara uğrayanlardır.
Genel olarak Verilen bir yılda ABD de evsizlik problemi ile karşılaşanların sayısı 3.5 Milyon kişidir.Bu nüfusun %1 yoksulluk sınırı altındaki nüfusun ise %10 dur.Ele alınan bir hafta içinde ki evsizlerin miktarı ise 842.000 kişidir. Kronik evsizler yani uzun süre evsiz kalanlar 2005 deki 175.914 kişiden 2007 de 123.833 kişiye düşmüştür.2008 de ise 111.323,2009 da ise 112.076 kişi olmuştur.Bu evsizlere daimi olarak kalacakları ev desteğinin %11 artmasına rağmen bir azalma olmamış hemen hemen aynı kalmıştır(11)Evsizlik sorunu ile karşılaşan nüfusun çoğuna genelde sığınma imkanı sağlanmakta olup 10 evsizden 4 dü sokaklarda,arabalarda ve ikamet için uygun olmayan yerlerde yaşamaktadır.
Evsiz nüfusun %40'ı çocuklu olan aileler(en hızlı artan grup),%41'i bekar erkekler,%14'i bekar bayanlar,%5 i ise yetişkinlerin himayesinde olmayan minorlardır. 1.37 milyon(veya toplam evsizlerin %39'u)18 yaş ve altındaki kişilerden oluşmaktadır.
Evsizlerin %24'ü evli,%76 si bekar,bekarların %67.5 erkek,%32.5 ı ise bayandır.
Aşağıdaki tabloda 2008 ve 2009 da sığınma imkanı bulan ve bulmayan evsizler,evsiz ailelerdeki kişiler,evsiz aile olan hane halkı,kronik evsizler,ve evsiz bireyler gösterilmiştir.
Kaynak ;State of Homelessness ın Amerika
Yukarıdaki tabloda;2008 ve 2009 yıllarında ağır ikamet maliyeti yükü ile karşılaşan fakır hane halkı sayısı,İşsiz kişi sayısı ,Çalışan fakir halkın ortalama yıllık geliri ve ipotekli olup borcun ödenmemesi nedeni ile kaybedilen ev sayısı görülmektedir.Bu ekonomik indikatörlerin hepsi 2008 yılına göre 2009 da artmış ancak çalışan fakir halkın ortalama yıllık geliri düşmüştür.Evsizliğin en önemli nedeni de düşük gelir,ağır ikamet etme maliyeti,ev ipotekleri ve işsizlik olmuştur.2009 da fakir hane halkının yaklaşık 6 Milyonu gelirinin %50 sinden fazlasını kiraya ödemiştir.Bu 4 fakir hane halkının 3ü demektir.
Kaynak;State of Homelessness ın Amerika
Yukarıdaki tabloda;2008-2009 arasında Demografik İndikatörler arasında ulusal %değişmeleri göstermektedir.Burada 4 grup ele alınmıştır.1-Doubled-Up(ekonomik nedenler ile ailesi ve arkadaşları ile birlikte yaşayanlar.Bunlar çoklukla çocuklar ve gençler olmaktadır.)Bunlarda gizli bir evsizlik durumu bulunmaktadır.2-Hapishaneden çıkanlar(bunlarda ev bulmakta zorlanmaktadır)3-Bakım ve gözetim yaşının dışına çıkanlar ,yani bir yetişkinin himayesinde olmayanlar,ve 4-Sağlık Sigortasına Sahip olmayanlar. 2008-2009 arası 1 ci grupta %11.75(2008 e göre 6 milyon kişi daha fazla),2 ci grupta %1.58,3 artış 3 cü grupta %0,43 azalma,4 cü grupta ise %0.90 artış olmuştur.(11)
2008-2009 arası 1 cigrupta 10 kişiden 1 'i,2 'ci grupta hapishaneden çıkan her 12 kişiden 1'i,3'cü grupta her 6 kişiden 1'i evsizlik sorunu ile karşılaşmıştır.Sigortasız kişi sayısı ülke bazında sabit kalırken,33 Eyalet de bu konuda artış görülmüştür.
2008-2009 arası evsizler %3.1 artış göstermiş 2009-2010 arası ise bu artış %2 olmuştur.
Evsizlik problemi daha çok yukarıda sözü edilen aşırı fakir grupta görülmektedir.Bunların sayısı da giderek artmakta olup 2014 e kadar bir düşme beklenmemekte bu sorunun 2020 ye kadarda ciddiyetini koruyacağı bazı araştırma sonuçlarına göre ileri sürülmektedir.
Gelecek 3 yıl içinde evsizlerin sayısı %5 yani 74.000 kişi artacaktır(12)Bu durum aşağıdaki diagram da görülmektedir.
KAYNAK: Author calculations using U.S. Department of Housing and Urban Development and U.S. Census Bureau data
Evsizlik ile fakirlik arasında fakirlikle eğitimsizlik arasında dolayısı ile eğitimsizlik ile evsizlik arasında bir korelasyon bulunmaktadır.
Diğer taraftan ilginç olan savaş veteranlarında diğer gruplara göre evsizlik oranı daha yüksek olmuştur.Yetişkin evsiz nüfusun 1/3 ü nü veteranlar oluşturmaktadır.Bunların çoğu kırsal kesimden gelen bekarlardır.Bu evsiz veteranlar çoklukla,akli rahatsızlığı olan,alkol Ya da uyuşturucu bağımlılığı olan fiziksel rahatsızlıkları(sakatlıkları)bulunan kişilerden oluşmaktadır.
Amerikalı evsiz veteranlar;II ci Dünya Savaşına ,Kore ,Vietnam ,Irak,Afganistan Savaşlarına katılmış,Granada,Panama,Lübnan da askeri müdahaleler içinde bulunmuş ve Güney Amerika'da haşhaş,afyon ekimi ile mücadele etmişlerdir.Bu veteranların şimdi %16 sı evsizdir.Veteranlık statausü talep eden kişi sayısı nüfusun %8 ine tekabül etmesine karşın ,evsiz nüfusun 1/5 i veterandır.
Tam sayıyı ölçmek çok zor olmakla beraber ele alınan her hangi bir gecede ,sığınmak için müracaat eden veteran sayısı 107.000 olmuştur.Bu Evsiz vetaranların %56 si Aftrika Kökenli Amerikalılar ve Hispanicler dir.Oysa bu gurupların Toplam Nüfüs içerisindeki payları sırası ile %12.8 ve %15.4 dür.
Tüm bunlara ilave diğer 1.5 Milyon Veteranda,fakirlik,yardım ağındaki eksiklikler,kötü yaşam koşulları,bir evde çok sayıda kişinin yaşaması,kalınan yerlerin sağlıksız ve uygun olmaması nedeni ile,evsizlik riski ile karşı karşıya bulunmaktadır.Veteranlardaki bu yüksek evsizlik oranının nedeni işsizlik bununda nedeni Savaş veteranlarının katıldıkları savaşlarda altında bulundukları büyük stres nedeni ile sahip oldukları psikolojik ve ruhsal rahatsızlıklardır.Bunların %20 si PTSD(Possttraumatıc Stress Dısorder)rahatsızlığına sahip bulunmaktadırlar.
Evsizlerin Acil Sığınaklarda kalış süreleri ; Bekar erkekler ortalama 69 gün,kadınlar 79 gün aileler ise 70 gün bu sığınaklarda kalmaktadır.Transıtıonal House larda kalış süreleri bekar erkeklerde 175 gün,kadınlarda 196 gün ailelerde 223 gün olmaktadır.Yardım programı tahtında daimi olarak kalmak üzere sağlanan ikamet yerlerinde (evlerde)en uzun kalış süreleri 2008 yılı için bekar erkeklerde 556 gün,bekar kadınlarda 571 gün,ailelerde ise 604 gün olmuştur.
Bu evsizlerin %42 si Afrikalı Amerikalılar,%39 Beyazlar,%13 Hispanıclar,%4 Natıve American,%2 Asya Kökenlilerdir.
Evsizlerin %26 sinin akli rahatsızlığı ,%13 ünün fiziki bir rahatsızlığı Ya da sakatlığı bulunmakta,%13 ü şiddet kurbanı olanlardan,%19-20 si veteranlardan %2 si HIV virisü taşıyanlardan %19 u ise çalışanlardan oluşmaktadır.(11)
Amerika'da 50 şehirde yapılan araştırma sonucuna göre mevcut ev Ya da sığınma talebi halihazırda mevcut olan Acil Sığınma ve Geçici İkamet yerleri kapasitesini aşmaktadır.Bu durum kırsal alanlarda daha da kötüdür.Kırsal alanlarda bu tip sığınma yerleri ya yoktur Ya da çok azdır.Buna karşın evsizlerin %9'u bu kırsal alanlarda yaşamaktadır.Burada yaşayan evsizler,aileleri ile Ya da arkadaşları ile daha kalabalık olarak aynı evde uygun olmayan bir şekilde yaşamaya mahkum olmaktadırlar.Bunlarda normal olarak evsizlerin hesabına dahil olmamaktadır.Evsiz olarak sayılan çocuklar ve gençlerin sadece %35 evsiz olarak hesaba geçmektedir.,bunların %34 ü ise bunu istememelerine rağmen aileleri Ya da arkadaşları ile birlikte yaşamaktadır.%23 ü ise motel ve diğer alanlarda kalmaktadırlar.(13)
5-SAĞLIK SİGORTASI SORUNU;
ABD de sağlık hizmeti düzeyi çok gelişmiş, sağlık alanında yapılan araştırmalar ve mevcut hastanelerin teknik kapasiteleri çok ileri düzeyde olmakla beraber,halkın bu sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanı sınırlı ve özel sağlık sigortası çok pahalı olmaktadır.2010 da ABD de 49.9 milyon kişi (Nüfusun %16.3 Ü)sağlık sigortası kapsamı dışında kalmıştır.2009 da bu rakam 49 Milyon kişi idi.2009 yılında toplam nüfusun yaklaşık %26.1 en az 1 ay sağlık sigortası kapsamı dışında kalmıştır.
2009 da 255.3 Milyon kişi sağlık sigortası kapsamın da iken bu miktar 2010 yılında çok az artarak 256.2 Milyon kişi olmuştur.Özel Sağlık Sigortası kapsamındaki kişi sayısı 2010 da azalarak %64.0 a düşmüştür.Özel Sağlık Sigortası kapsamındaki kişi sayısı 2010 da 2009 a göre çok fazla değişmemiştir.195.9 Milyon kişi olmuştur.Özel Sağlık Sigortası kapsamındaki kişi sayısı 2001 den beri giderek düşmektedir.Devletin Sağlık Sigortası kapsamındaki kişi sayısı 2009 da 93.2 Milyon kişi(%30.6)iken 2010 da 95 Milyon kişiye(%31.0)çıkmıştır.
İstihdam Esaslı (Employment-based)Sağlık Sigortası kuvertürü kapsamındaki kişi sayısı % desi 2009 da ki %56.1 den 2010 da %55.3 e düşmüştür.Bu kapsamdaki kişi sayısı 2010 da 170.8 Milyon kişiden 169.3 Milyon kişiye düşmüştür.
Sağlık Yardımı (Medicaid)kapsamındaki kişi sayısı 2009 a göre pek fazla değişmeden 2010 da %15.9(48.6 Milyon kişi)olmuştur.Devlet Sağlık Sigortası (Medicare)ise 2010 da %14.5(44.3 Milyon)kişi olarak 2009 a göre artmıştır.
1987-2010 arası sigortasız kişi sayısı 1987 de 30.5 Milyon kişi ile 30-35 Milyon bandında iken 1990 dan itibaren bu bandın üstüne çıkmış 1995 de 40 Milyon kişiye çıkmış,sonra 1998 e kadar 40-45 Milyon bandında kalmış 1998 de 44 Milyona çıkmış sonra düşmeye başlamış 2000 de 36 Milyon kişi olmuş daha sonra ise giderek artarak 2010 da 49.9 Milyon kişi olmuştur.En fazla yükselme 2008 Resesyonundan sonra olmuştur.Sigortasız kişi % desi ise bu süre içerisinde 1987 de %14 ile başlamış sonra adeta %15 düzeyinde seyretmiş 1999-2002 arası %14 düzeyinde seyretmiş 2008 e kadar %15 düzeyinde kalmış 2008 en sonra yükselerek 2010 da %16.3 e çıkmıştır.Buradan da görüleceği üzere Sağlık sigortası kapsamında olmayan kişi sayısı ve % desinde önemli bir volatalite olmamış ancak 2008 den itibaren çok fazla olmasada artış görülmüştür.Buda bize bu sorunun kronik olduğunu göstermektedir.(7)
2010 da 2009 dan pek farklı olmayarak 18 yaş altı çocukların %9.8 i(7.3 Milyon kişi)sağlık sigortası kapsamı dışında kalmıştır.Bu oran fakir olan ve yoksulluk çeken çocuklar bakımından%15.4 olmuştur.Hıspanıc olmayan Beyazlar da 2009 a göre pek farklılık olmadan 2010 da sağlık sigortası kapsamında olmayan kişi sayısı 23.1 Milyon(%11.7)olmuştur.Siyahlar da ise %20.8(8.1 Milyon kişi)olmuştur.Hıspanıc ler bakımından ise 2009 da ki %31.6 düşerek 2010 da %30.7 olmuştur.% de olarak 2009-2010 arasında düşme olmasına rağmen sayı olarak çok fazla değişiklik olmayarak 15.3 milyon Hıspanıc 2010 da sağlık sigortası kapsamından yararlanamamıştır.
Asya kökenlilerde ise 2009 da %16.3(2.3 Milyon kişi)2010 da ise artarak %18.1(2.6 Milyon kişi) olmuştur.
65 yaş ve altı 2009 a göre pek fazla değişiklik olmadan %18.4 olmuştur.65 yaş ve üstündeki sağlık sigortası kapsamı dışındakiler.2009 da %1.7 iken 2010 da artarak %2 olmuştur.
2009-2010 arasında yaş gruplarına göre sağlık sigortasından yararlanmayanlar arasında aşağıdaki değişiklikler olmuştur.
18-24 yaş arasında %29.3 den 27.2 ye düşmüş,25-34 yaş arasında %28 ile değişiklik olmamış,35-44 yaş arasında %21 den %21.8 e çıkmış 45-64 yaş arasında ise %15.6 dan %16.3 e çıkmıştır.
Yukarıdan da görüleceği üzere sağlık sigortası problemi ABD de hemen hemen her ırk ve yaşta ki
kişilerde ciddi boyutlardadır.
Yukarıda belirtilen parametrelerin yarattığı nedenler ile halkın sağlık düzeyi de belli bir kesim için giderek kötüleşmektedir.Bu da hem yukarıda sözü edilen olumsuzlukların nedeni hemde sebebi olmaktadır.
SONUÇ;
Yukarıda Makro Ekonomik parametrelere göre ABD nin içinde bulunduğu durumu belirtmeye çalıştık,Ünlü Ekonomist Jhon Perkins bu konuda daha da öteye gitmek de ve ABD de ciddi bir demokrasi sorunun da olduğundan söz etmekte,Anayasa'nın tam olarak uygulanmadığından ve yasamanın belli şirketlerin kontrolünde olduğunu,onların lehine kararların çıktığını belirtmektedir.
Kısaca sözde demokrasi olmasa da bir seçilmişler demokrasisi değil büyük şirketler demokrasisi uygulanmaktadır.Obama aslında yukarıda sözü edilen ve sıkıntı içerisinde olan halkın bu sorunlarına çözüm getirmek üzere iktidara gelse de ve onu seçimle oraya getiren halk olsa da ,aslında bu seçimin arkasında büyük şirketlerin ve lobilerin desteği durmakta ve ancak onların desteği ile pozisyonunu koruyabilmektedir.Uzun süre Amerika da yaşayan ve Türk Siyası tarihi içinde de belli dönemlerde önemli görevler üstlenmiş bir arkadaşım bir konuşmasında Amerika'da ''Yeşil Otlar''demokrasisi olduğundan söz etmişti,kolay kandırılabilir yoksul halk demokrasisi Artık bu halk yavaş,yavaş dünyanın her yerinde uyanmakta ve her bakımdan daha adil bir dünya istemektedir.Bu siyası olarak tiranlığa,vahşi kapitalizme bir baş kaldırıdırKimse tamamen kapitalizme karşı çıkmamaktadır.Önerilen sınırları belli kontrollü kapitalizmdir.Çünki dünya artık şeffaf bir kristal küre içerisinde olup her şey anında her yerden görülebilmekte,giderek uyanan halk içinde bulunduğu durum ile olması lazım gelen yer arasında mukayese yapmakta ve buna karşı çıkmaktadır.Doğu Bloku da böyle çökmedi mi? Doğu Blokunu çökerten anlayış şimdi kapitalizm ve despotizmin üzerine yürümektedir.
ORTA YOL ACABA SİZCE NEDİR???
Yine ABD de yaşayan Siyaset Bilim Prf bir Türk,Dünya ya nizam veren büyük İmparatorluk ların mutlaka bir gün çöktüklerini ve bu çöküşün kendi içlerinden olduğunu,ABD de böyle olacağını,ancak bunun hemen değil 50 yıllık bir sürece ihtiyacı olduğunu vurgulamıştı.Dolayısı ile ABD bu ayaklanmalar ile çökmez,ancak gücünü paylaşarak ılımlaşır.
Harun ŞİŞMANYAZICI
Maritime Economist
Kaynakça;
-(1)Sabri F.Ülgener Milli Gelir,İstihdam ve İktisadi Büyüme
-(2)Economics 4 Development
-(3)Altarnatıve Progress Indıcators to GDP as a Means Towards Sustaınable Development
Yanne Goossens Polıcy Departments Economıc and Seıentıfıc Policy
-(4)Tradıng Economıcs- Unıted States Unemployment Rates
-(5)Prf Sumru ALTUG-Dr Sumru ÖZ/Küresel Krız Sürecinde Ekonomi ve Politika Arasındaki Etkileşimler
-(6)US Census Bureau
-(7)Income,Poverty and Health Insurance Coverage ın the US 2010 US Census Bureau
-(8)Brookıng'sInstıtutıon Research
-(9)Thırd World Amerika-Most States Exprıence Sıgnıfıcant Rıse ın Levels of Deep Poverty
-(10)US Severe Poverty Hıghest ın Three Decates
-(11)State of Homelessness ın Amerika
-(12)Increase ın Homelessness on the Horizon-28 Sept 2011
-(13)Natıonal Coalıtıon for the Homeless/How Many People Exprıence Homelessness -July 2009
-(14)Mary Engel- The Real Unemployment Rate?%16.6