İlk Türk Donanmasının Emir Çakabey tarafından İzmir’de kurulmasının ardından dokuz yüz otuz iki yıl geçmiş olmasına karşın, bin yılı geride bırakmaya hazırlanan denizciliğimize bu uzunca süreç içinde yeterince sahip çıkılmamış ve bu nedenle de günümüzde Evrensel boyutlardaki performansı yakalayamamıştır.
Yirminci yüzyıla girerken güçlü bir deniz kuvvetine sahip değildik. Bu yokluğun ve ilgisizliğin acı sonuçlarını Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı ve sonrası yıllarında bütün gerçekleriyle yaşamıştır. Savaşın başlamasının hemen ardından donanmamız düşman güçlerince boğazlarımızda hapsedilmiş ve onların kontrolü altına geçerek etkisiz hale getirilmiştir. Savaşın kaybedilmesinden sonra donanmaya ait bütün gemiler Haliç’te kendi kaderiyle yalnız bırakılarak çürümeye terk edilmiştir. Türk Ulusu ve onun denizlerdeki onuru Deniz Kuvvetleri’mizin karanlığa sürüklendiği böylesine gurur kırıcı bir görüntü karşısında Türk deniz subayları, Deniz Harp Okulu öğrencileri, diğer bütün resmi ve sivil Türk denizcileri daha fazla sessiz kalamazlardı. Onlar yüreklerindeki vatan ve ulus sevgisinin önüne geçilmez gücü ile hareket ederek bir bölümü Anadolu’nun içlerine dağılarak cephelere katılmış, diğer bir bölümü de denizden gelen cephane ve diğer askeri malzemelerin cephelerde çarpışan askerlerimize ulaşmasını sağlamıştır.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk Deniz Kuvvetleri personelinin Kurtuluş Savaşı yıllarındaki unutulmaz desteğini ve yaptıkları büyük fedakarlıkları her konuşmasında takdirle anmıştır. Bu kapsamda 2 Kasım 1924 tarihinde TBMM nin açılışındaki o büyük nutkunda denizlerimize ve denizciliğimize bundan böyle daha çok önem verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Atatürk, denizi çok seven bir liderdi. Yüzmek, deniz kenarında olmak ve kürek çekmek onu çok mutlu eden aktiviteler arasındaydı. Bu nedenle önemli bir çok yurt gezisine donanmaya ait gemilerle çıkmayı tercih etmiştir. Büyük önderin denizciliğe verdiği önemi anlamak için bu konudaki duygu ve düşünceleri ile yaptığı çalışmaların çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Örneğin 30 Aralık 1924 tarihinde Bahriye Bakanlığı kuruluş yasası TBMM’nde kabul edilmiştir. Yine o yıllarda, büyük denizci Piri Reis’in çizdiği Dünya haritasının Anlantik ile ilgili bölümü Topkapı arşivinde 1929 yılında araştırmalar sonucunda bulunmuş ve Bahriye kitabı Türkçe’ye çevrilmiştir. Denizcilik alanında yaptıkları bunlarla sınırlı kalmamıştır.
Atatürk’ün Hamidiye Kruvaziyeri’nin hatıra defterine 20 Eylül 1924 tarihinde yazdığı şu cümleler sanırım onun bu konudaki samimi duygularını anlatmaya yetecektir. “.... Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devleti’nin donanması da mühim ve büyük olmak gerekir. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kadir bir Türk donanmasına malik olmak gayedir “ *
* “.... Sınırlarının önemli ve büyük bir kısmı deniz olan Türk Devleti’nin donaması da önemli ve büyük olmalıdır. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha huzurlu ve güvenli olacaktır. Mükemmel ve güçlü bir Türk donamasına sahip olmak amaçtır. “