Yolcu gemilerimizi yolcu edeli epey zaman oldu..Şairin dediği gibi; dönen yok seferinden.. Yolcu gemilerimizi güdük kalmış denizciliğimizin ve bu alanda geri kalmışlığımızın müsebbibi olarak gördük.. .Devlet denizcilik mi yapar dedik ? Sendikalar “ayakları baş yaptı” yolcudan çok kamarot var dedik ? O ünlü sözü hatırlayanlarınız vardır “gemileri kamara amirleri yönetiyor” dedik...Ülkede sadece bir bankadan 8 milyar dolar çalınırken ekonomiyi bu gemiler batırdı dedik. Ve hıncımızı onlardan aldık..Hepsini hurdaya yani gemi mezarlığına yolladık...Ama hala dünya deniz taşımacılığında ki payımız yüzde bir..Demek ki kabahat onlar da değilmiş.. Artık ne Akdeniz ne Karadeniz ne İzmir ne de Ege gemisi kaldı.. Ankara gemisi ve Şefik Kaptan hikayeleri de anlatılmaz oldu...Çektikleri düdükler gök kubbe de hoş bir seda , varlıkları derya da yitmiş bir anı olarak kaldı... İstanbul şehri ne denizsiz yatar ne de gemisiz kalkar..Bu yüzyıllardır böyle...Gece denizin sukutunda uyuyan şehir ertesi sabah gene denizin hareketlenmesi ile beraber uyanır..Gemi düdükleri, martıların çığlıkları, gemi bordolarını , iskeleleri nazikçe döven o tanıdık dalga sesi . Boğaza, Marmara ya can veren şehir hatları gemilerinin koşuşturması…Her İstanbul sabahının bahar müjdecisi çiçekleri gibidir bütün bu devinimler.. İstanbul u İstanbul yapan şeyin ta kendisidir deniz.. Böyle bir şehrin sahibi biz Türkler yolcu gemilerinin güzelliğine , sihrine , bereketine , onun denizcilikte sektörü marka yapma gücüne sırtımızı döndük..Hem de ne dönüş.. Ben devletin yolcu gemisi “işletmemesi” gerektiğini söyleyenlerdenim..Devletin asli görevleri arasında yolcu gemisi işletmeciliği yoktur..Eyvallah..Ama yolcu gemisi işletmeciliğini özendirecek, destekleyecek, bu alana yatırım yapacak insanların önünü açacak düzenlemeleri yapmakta devletin işidir..Kapamak , yok etmek işin en kolay yanıdır.. Gerekli düzenlemelerin yapılıp ülke karasuları ve uluslararası sularda yolcu taşımacılığını özendirip bu alana yatırımcılarımızı çekebilirsek ilk öncünün ardından yeni yatırımcılarda ortaya çıkacaktır.. Özellikle Karadeniz de bir haftalık seferlere uygun, kamarası bol , gençlerin hamaklarda dahi yatabileceği , dolayısı ile bilet paraları da yüksek olmayacak gemilerin o beyaz siluetinin Karadeniz limanlarında , İzmir Antalya , Mersin , İskenderun, Gazi Magosa ufukların da belirdiğini düşünsenize..Hafta sonu konseptine uygun İzmir seferlerin de yorgunluğunuzu uygun bir ücret ile attığınızı hayal edin..? Ya bir ucu İskenderun bir ucu Hopa olan Türkiye turları..Ülkemizin sahil şeridini bir boydan bir boya gezemeyecek olan yaşlı insanların yapacakları gemi yolculuğu onlar için ne kadar değerli bir anı olurdu değil mi?. .Ege adaları..Akdeniz turları..Ukrayna, Rusya , Romanya, Bulgaristan seferleri..Kısaca Kruvaziye turizmi diyorlar ya...O işte.. Türkiye’nin genç nüfusunu ve gelir düzeyini hesaba katarak lüks olmayan, halkımızın alım gücüne hitap eden ve genç nesil i deniz seyahatine özendirecek ( böylece deniz kültürünü geliştirecek ) şekilde devletin kolaylaştırıcı düzenlemeleri ile inşa edilecek yolcu gemilerimiz Türk Denizciliğinde yeni bir milada adını verir.. Yolcu gemilerine sahip olmak denizcilikte farklılaşmaktır ve marka olmaktır. Tersanelerimiz orada boş yatarken bakalım bu işe kafa yoran en azından konuşup tartışan çıkacak mı ? Yoksa yerim dar, teknolojim yok kolaycılığın da kaynayıp gidecek mi ? Sevgiler herkese Kemal Murat Güler