Bu yazıyı yazıp yazmamak düşüncesi arasında çok voltaladım.Sonuçta yazmam gerektiğine karar verdim.
Denizcilik sektörümüzde birbirini başka bandıralı yapan anlayışın denizciliğin zabitan yetiştirme konusunda yapılanıyor olması, bizden ve olmayan ayrımının başkalarını suçlayarak şekillenmeye başlaması bu yazıyı kaleme almama sebep oldu..
Biraz daha açık söyleyeyim; şu sıralar Yüksek Denizcilik Okulu\Denizcilik Fakültesi Türkiye de zabitan,kaptan,baş mühendis sıkıntısının ve de personel ücretlerinin armatör aleyhine dönüşmesinde ki baş sorumlusuymuş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Yani sektöre zarar veriyor düşüncesi işleniyor. Sektöre zarar veren ülkeye de zarar verir. Bu çok yanlış, tehlikeli ve haksız bir düşünce olup mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir. Bu düşünce ile devam ederek o zaman biz kendi okulumuzu açar kendi zabitanımızı yetiştiririz gibi çağın inanılmaz hızla değişen temelinde bilgi yatan teknolojik gelişimine tamamı ile aykırı bir düşünce ile yola çıkılması ve gene bu anlayıştan bu okul mezunlarına "iş hazır" "öncelik onların" gibi beyanlarda bulunulması doğrusu yadırganmayacak bir durum değildir. Oysa DTO gibi kurumların yapması gereken her eğitim kurumuna aynı mesafede durup eğitim kurumları arasında ki rekabeti arttıran söylem ve işlevlerde bulunmak bu bağlamda kaliteyi ve zabitanların sahip olduğu nitelikleri yükseltmek olmalıdır. DTO nun bütün kaynağını şu okula vereceğiz demesi bence talihsizliktir. Bu kadar maddi sıkıntısı olan ve yardım bekleyen Denizcilik Meslek Liseleri, Denizcilik Yüksek Okulları varken daha çocuk yaşta denizcilik gibi iddalı bir işe soyunan genç denizci adaylarına "sektöre göre tek adres burasıdır" "sizler boşuna uğraşmayın" demek ne kadar doğru dur sizlerin takdirine bırakıyorum.
Şimdi gelelim ünü kendinden malum şu okula yani Yüksek Denizcilik Okuluna;
Adı kurulduğundan bu yana beş altı kez değişen, ben Ortaköy de birinci sınıfa başladığımda adı Yüksek Denizcilik Okulu olan 1981 yılında Denizcilik Yüksek Okulu olarak değişen bu mektep neden hep konuşulan isimdir? Resmi olarak var olmasa da okula giren her öğrenci neden kendini hala YDO lu olarak görür. Bu tutuculuk mudur? Bu okul neden yıllarını denize vermiş denizlerin unutulmayan Kaptanlarını, Baş Mühendislerini yetiştirmiştir ve hala yetiştirir. Bu ünlü denizcilere mukabil, armatörler, siyasetçiler, yazarlar, şairler, bakanlar, müsteşarlar, liman başkanları, akademisyenler, tersaneciler, müzisyenler,sözü dinlenen mesleğinde tartışmasız isim olmuş insanlar, bilim adamları profesörler, doçentler, doktorlar, kendi hakkın rahmetine kavuşmuş ya da hala yaşayan ve kitapları okunan avukatlar, kaptanlar, baş mühendisler, günümüz de mesleğinde ilerlemiş hukukçu kişiler , yurt dışında üniversiteler de öğretim görevlisi olan bilim adamları, gene yurt dışında çok uluslu şirketlerin önemli kademelerinde yer alan yöneticiler, Jack London un kızıyla röportaj yapıp Alaskada köpek yarıştıran maceracılar, kürek çekerek Libyaya giden denizciler, Peru dan Çin e kadar dünyanın her köşesinde iş kuran girişimciler çıkar. Merak etmeyin duyar gibi oluyorum eleştirileri. Bu saydığım insanların hemen hepsinin hatırı sayılır deniz hizmetleri de vardır.Devletine ve milletine borçlarını ödemişlerdir.
Bu okulun ismine ilk baktığınızda sıradan bir yüksek okul olarak düsünürdünüz bir zamanlar. Lisans diploması veren uzun ama çok uzun yıllar orta doğunun tek sivil denizcilik okulu olan YDO Türk Deniz Ticaret filosunun bugünlere gelmesinde kesinlikle ve tartışmasız öncü rolü oynayan bir okulun ve camianın adıdır oysa.
Bir isim olmadan öte bir geleneğin, bir tarihin, bir sektörü var eden bilgi yuvasının, ağbilik ve kardeşlik geleneğinin yüz yılı aşmış anlatımıdır bu isim.
Bu isim Ticareti Bahriyenin kendisi ile yaşıt bir isimdir.
Bu isim 3 Osmanlı Padişahını görmüş, II.Meşrutiyete şahitlik etmiş, Cumhuriyetin öncesini, kuruluşunu ve sonrasını yaşamış ve yaşayan,Balkan Savaşlarının,Birinci Dünya Savaşının, Çanakkale ve Kurtuluş mücadelelerinin bil fiil için de bulunmuş, yüzlerce şehit vermiş bir okulun ismidir.
Büyük Atasının gösterdiği yolda Cumhuriyetçi , yurtsever denizciler yetiştirmiş bir camianın ismidir bu isim.
Bu isim Türk Deniz Ticaret Filosunun ve ülkesinin bekası ve geleceği için çalışırken görevi başında yüzlerce meslek şehiti vermiş camianın ta kendisidir.
Bu isim Osmanlı İmparatorluğundan Cumhuriyete kalmış kendi sektörüne o gün bugündür yön veren çok nadir kurumlardan biridir. Denizciliğimize ve ülkemize bırakılmış kutsal bir mirasdır.
Bu isim Türk Ticaret Filosuna hiç bir sermayenin satın alamayacağı hizmeti verenlerin, on binlerce Kaptanı, Baş Mühendisleri yetiştiren ve yetiştirmekte olan mekteb i bahriyenin ismidir.
Bu isim ülkesine, milletine, denize, kader birliği yaptığı yol arkadaşlarına ve gemiye aşık yüz yılı aşkın dünya denizlerinde bayrağımızı dolaştıran yurtsever denizci aydınların yetiştiği bir ilim ve irfan yuvasıdır.
Günde onlarca kez Allah ın adını dünyanın her yanında anan günde onlarca kez evrenin her yanına dualarını sesli yollayan kutsal bir camianın ismidir bu üç harf.
Bugün kü adı Denizcilik Fakültesidir. Bir kardeşimizin okul ile ilgili hazırladığı video da söylediği gibi bu okulun "soy adı" Yüksek Denizcilik Okuludur. İsimler değişse de bu "soy adı" sonsuza kadar öyle kalacaktır.
Hülasa bu isim sıradan bir okulun ismi değildir.
Peki ben bütün bunları niye yazdım? Kimin inanıp inanmayacağı umurumda bile değil; bütün bunları ben ülkemi sevdiğim için yazdım.Ülkenin bütün satıhlarında ayrışma dumanları buram buram tüterken daha öğrencilik yaşamlarında geleceğin Kaptan ve Baş Mühendisleri ayrışmamalı diye düşündüğüm için yazdım. YDO camiası kendisine yaftalanmaya çalışılan söylemlere aykırı olarak bütün camiayı mutlaka ama mutlaka kucaklaması gerektiği için yazdım. Bütün birikimini sektörün bütün okullarına, kurumlarına hiç bir ayrım gözetmeksizin aktarması gerektiğine inandığım için yazdım. Böylesine bir tarihe sahip mektebin devamını üstlenmek ağır bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu taşımak güç ister, sabır ister. Ancak bu güç ve sabıra sahip insanlar o derin hoş görüyü gösterip ayrışmalara karşı hizmet üreterek, çevresine faydalı olarak durabilirler. Bunun adı da yurtseverliktir. İşte bunu hatırlatmak için yazdım.
Sonuç olarak ; DTO nun Piri Reis Üniversitesi "sektörün okuludur", "bütün kaynağımızı oraya aktaracağız" söylemi doğru bir söylem değildir. Bütün denizcilik okulları sektörün ve bu ülkenin okullarıdır. "İşin hazır öncelik sen de" anlayışının bu genç dimağlara nasıl bir motivasyon vereceği rekabet gibi kaliteyi arttıran bir altın olgudan genç kardeşlerimizi nasıl uzaklaştıracağı ortadır. Bu konuda söylenecek çok ama çok şey var.Onları da siz yazın.
Son olarak ; geçen yazımda yabancı gemi adamlarının Türk Bayraklı gemilerde çalışması konusunda ki düşünceme çok eleştiri aldım.Hepsini dikkatle okudum. Not ettim. Bunu tartışmakta fayda var. Ben uyduruk ehliyetli yabancılardan söz etmiyorum mutlaka. Bu konuda ki hassasiyetim malum.Yabancı ehliyetli zabitanların Türk Bayraklı gemilerde çalışmasını milli bir mesele olarak düşünmemek lazım. İnanın günün sonun da bundan biz karlı çıkarız. Zabitan sıkıntısı bir tek Türk Bayraklı gemiler de yok.İş bulmakta zorlansak tamam dediğiniz doğru. Mukabiliyete dayalı bu tip pazar değişimleri zabitanımızın ufkunu açar.Yeter ki BÜTÜN denizcilik okullarımız da ki mesleki ve dil eğitiminin düzeyini ve kalitesini arttıralım. Korumacılık (stratejik ve milli konular hariç), hazır sunumlar, kolaya kaçma günümüzün gerçekleri olmaktan hızla uzaklaşıyor. Çok su kaldıran bir konu. Konuşalım tartışalım.
Yanlış düşünüyorsam burada yanlış düşünmüşüm diye yazarım.Bundan emin olun.
Sevgiler herkese