Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı’nın Ulaştırma Bakanlığı’na bağlanma sürecinde Kamuda görevli Müstaşarlık personelinin özlük haklarında yaşanan kayıplar uzun süredir kanayan bir yara olarak devam etmekteydi.
Şahsım olarak da her fırsatta bu eksikliğin giderilmesi için muhtelif ilgili merciler nezdinde müteaddit kez konuyu dile getirmiş birisi olarak GSK özlük haklarının “mühendislik” olarak torba yasada kabul görmesi gerçekten memnuniyet verici. Ancak, bu durum Liman Başkanları’nın GSK üyelerinin altında özlük hakkına sebebiyet verebilir.
Liman Başkanları’nın da konumlarına ve görevlerine uygun özlük haklarının tesis edilmesinin de en kısa zamanda sağlanması gerekir.
Elbette mevcut özlük hakları ile memnuniyetle bu işi yapacak kimseler olabilir ancak bu kişilerin meslekten olma durumu olmaz ise!..
Son oniki yılda iktidarın denizcilik sektöründe yaptığı en önemli uygulamalardan birisi Denizcilik İdaresi kadrolarında meslekten olan kişilerin azınlık iken çoğunluğa kavuşturulmasıdır.
Daha önceki dönemlerde maalesef kilit görevlerde öğretmen, tapu memuru gibi meslekten olmayan kişilerin atanmış olması sektöre zarar vermiştir.
Meslek harici kişilerin konuları yıllar içinde öğrenmesi, öğrendiğini icra etmesi de sıkça yapılan yeni atamalar karşısında ortadan kalkmıştır.
Gelinen noktada uzun süredir özlük hakları konusunun kanayan yara olması Kamu’da istifaları başlatmış ve arkadan yeni istifalar beklenirken Torba Yasa’nın kabul edilmesi ile istifaların önünün alınmış olduğunu düşünüyorum.
Bu konunun ehemmiyeti denizcilik sektörünün ulusal ve uluslararası düzeyde kendi hukuk kuralları, örf, adet, uygulama ve terminolojisi olmasıdır.
Dünya üzerinde çok değişik sektörler faaliyet göstermektedir ve bilgim dahilinde havacılık ve denizcilik sektörü dışında çok sayıda ulusal ve uluslararası regülasyonlara tabi bir başka sektör yok.
Mesela bindiğimiz bir araba, evimize aldığımız bir tv veya marketten aldığımız bir yiyecek.Bunların üretim sürecinin her aşamasında klas onayı, dizayn onayı,imalat onayı,imalata konu tüm parçaların önceden klas onayı, yapılan imalatın klas gözetiminde test edilmesi ve bunlar yetmezmiş gibi bayrak devleti onayları bir de üstüne uluslararası tabi olunan regülasyonlar derken liste uzayıp gidiyor.Bir araba, tv veya yoğurt imalatın da bu süreçler var mı?
Yaptıran varsa da kendini rakiplerinden ayrıştırmak için gönüllü yapmaktadır.
Yine bir geminin bir yerden bir malı alıp taşıması dahi konşimentodan, seyir planlamasından, oil major denetiminden PSC a kadar çok sayıda süreçten geçmektedir.
Bu kadar çok regülasyona tabi olunan, uluslararası nitelikte hizmet verilmesi tahtında Kamu personelinin de bu konuları abrayacak donanımda olması, ulusal ve uluslararası düzeyde İdare’nin üçüncü şahıslar karşısında üst düzey performans sağlaması ve bu nitelikte kişilere uygun özlük hakları ihdas ederek Kamu görevlilerinin geçim derdine düşmeyip işine konsantre olmasını sağlamak da Kamu İdaresinin sorumluluğudur.
Bu konunun başarılmasında emeği geçen Ulaştırma Bakanlığı ile Meclis’in bu konuda gösterdiği iradeyi kutlar, Liman Başkanları yönünden de Allah tamamına erdirsin dileklerimi sunarım.
Selametle kalınız.