İMEAK DTO Şubat olağan meclis toplantısında ‘Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Kanal İstanbul’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren Danıştay Emekli Üyesi Deniz Hukukçusu-Araştırmacı Yazar Ali Kurumahmut, tarihten günümüze Türk boğazlarının durumunu ve önemini anlattı. Kurumahmut, Kanal İstanbul konusunda bilgi kirlilği olduğunu ifade ederek, “Kanal İstanbul konusunda bilen de bilmeyen de konuşuyor” yorumunu kullandı.
“Boğazlar
Türkiye’nin yüreği, Romanya’nın ciğeridir”
Osmanlı Devleti’nin ve onun denizcilik gücünün
zayıflamasına paralel olarak ya başlı başına veya Ortadoğu’daki gelişmelere
bağlı olarak bir Boğazlar meselesi, bir Karadeniz-Akdeniz hâkimiyet meselesi,
önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını ifade eden Danıştay Emekli Üyesi Deniz
Hukukçusu-Araştırmacı Yazar Ali Kurumahmut, “Fakat değişmeyen gerçek şudur ki;
Boğazlara sahip olan Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesel ve
küresel silahlı anlaşmazlıkların sonucu üzerine etkisi daima büyük olmuştur. Romanya Dışişleri Bakanı N. Titulesco; Boğazlar Türkiye’nin yüreği,
Romanya’nın ciğeridir. SSCB
Dışişleri Halk Komiseri Maksime Litvinof;Boğazlar SSCB’yi yalnız dış dünyaya bağlayan değil, aynı zamanda ülkenin
çeşitli parçalarını da birbirine bağlayan bir can damarı niteliğindedir
demiştir”dedi. Türk Boğazları,
Karadeniz’e kıyısı bulunan devletlerin yanında, Tuna-Ren su yolunun sayılmaması halinde Karadeniz havzası
devletlerinin de tek deniz giriş-çıkış kapısı olduğunu ifade eden Kurumahmut, bu
ana kapının güvenliğinin Türkiye’nin olduğu kadar Karadeniz’e kıyıdaş diğer
devletler için de önem arz etmekte olduğunu vurguladı.
Montrö
Boğazlar Sözleşmesi
Türk Boğazları ve Karadeniz’in hukuki statüsünü
düzenleyen Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 20 Temmuz 1936’da imzalandığını ifade
eden Kurumahmut, “Montrö, 9 Kasım 1936’da yürürlüğe girmiştir. Başlangıç
yürürlük süresi 20 yıl olarak belirlenmiştir. 29 Madde, 4 Lahika ve 1
Protokolden oluşmaktadır. Lozan Barış Andlaşması’ndan sonra Türkiye’nin en
önemli ikinci siyasal belgesi olarak kabul edilmektedir. XX. Yüzyılın önemli
siyasal andlaşmalarından biri, bir istikrar ve denge belgesidir. Başlangıç
yürürlük süresinin dolduğu 20 Kasım 1956’dan günümüze kadar hiçbir değişikliğe
uğramadan Türkiye’nin gözetiminde 83 yıldır yürürlüktedir. Boğazlarda denizden
geçiş ve ulaşım serbestisi prensibinin sonsuz bir süresi olacağı kabul
edilmiştir. (Madde 1/1, 28/2)” dedi.
Karadeniz'in
hukuki statüsü
Kanal ve boğaz kavramları, Türk Boğazları’nın genel
coğrafi konumu, fiziki yapısı, tarihi gelişim içerisinde Türk Boğazları’ndan
geçişin tabi olduğu kurallar, uluslararası deniz ulaştırması için kullanılan
boğazlardan geçiş rejimleri hakkında bilgi veren Kurumahmut, Montrö Boğazlar
Sözleşmesi’ne göre Türk Boğazları Bölgesi’nde Türkiye’nin yetki ve
yükümlülükleri, Türk Boğazları’nın hukuki statüsünde olabilecek değişiklikler, Kanal
ve boğaz kavramları, Türk Boğazları’nın genel coğrafi konumu, fiziki yapısı ve
sui generis özellikleri, Tarihi gelişim içerisinde Türk Boğazları’ndan geçişin
tabi olduğu kurallar, Uluslararası deniz ulaştırması için kullanılan
boğazlardan geçiş rejimlerinde de üstünkörü değindi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin
iyi etüt edilmesi ve derinlemesine incelenmesi gerektiğini belirten Kurumahmut,
Türk Boğazları Bölgesi’nde Türkiye’nin yetki ve yükümlülükleri, Türk
Boğazları’nın hukuki statüsünde olabilecek değişiklikler, Seyri olumsuz
etkileyen akıntı sistemleri, Güneyli yüzey akıntısı, Kuzeyli dip akıntısı,
Bölgesel ters akıntılar, Orkoz akıntısı başlıklarını da ana hatlarıyla
açıkladı.
Kanal
ve Boğaz kavramları
Kanal ve boğaz kavramları hakkında da bir
değerlendirmede bulunan Kurumahmut, “Kanal ve boğaz kavramları, Türk
Boğazları’nın genel coğrafi konumu, fiziki yapısı ve sui generis özellikleri, Tarihi
gelişim içerisinde Türk Boğazları’ndan geçişin tabi olduğu kurallar, Uluslararası
deniz ulaştırması için kullanılan boğazlardan geçiş rejimleri, Montrö Boğazlar
Sözleşmesi, Türk Boğazları Bölgesi’nde Türkiye’nin yetki ve yükümlülükleri, Türk
Boğazları’nın hukuki statüsünde olabilecek değişiklikler başlıklarının da bu
çerçevede ele alınması gerektğini belirtti.
Sevr
Sevr hakkında da bir sunum yapan Kurumahmut şu
bilgileri verdi: “Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Karadeniz Boğazı’nı
kapsayan Boğazlar, barış ve savaş zamanında, bayrak farkı gözetmeksizin, bütün
devletlerin ticaret ve savaş gemileri ile askerî ve sivil uçaklarına açık
olacaktı. Andlaşma ile kurulan serbest geçişi düzenlemek ve denetlemek için
geniş yetkilerle donatılmış “Boğazlar Komisyonu” kurulacaktı. Çanakkale
Boğazı’nın Avrupa kıyıları Yunanistan’a verildiğinden, Yunanistan ve Osmanlı
Devleti Boğazlar üzerindeki denetim yetkilerini bu komisyona devredecekti.”
Lozan
Boğazlar Sözleşmesi
Lozan Boğazlar Sözleşmesi hakkında Kurumahmut, “Türk
Boğazları’ndan barışta ve savaşta, denizden ve havadan geçiş ve ulaşım
serbestliği ilkesini kabul etmiştir. Lozan rejimi Boğazlar’dan geçişte herhangi
bir sınırlama getirmezken, Karadeniz’e geçmek isteyen savaş gemileri için tonaj
sınırlaması getirmiştir. Lozan Boğazlar Sözleşmesi hükümleriyle Boğazlar’ın
askerden arındırılmış olması ve tahkim edilemez bulunması nedeniyle; Türk
Boğazları Bölgesi’nde, Türkiye’nin egemenlik hakları açıkça sınırlandırılmış,
Türkiye güvenliği için tedbir alma hakkında mahrum bırakılmıştır” dedi.
Montrö'nün
Amacı
Boğazlar’dan geçişi ve gemilerin ulaşımını, Lozan
Barış Adlaşması’nın 23’üncü maddesiyle tespit edilen prensibi, Türkiye’nin
güvenliği ve Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin güvenliği çerçevesinde koruyacak
biçimde düzenlemek olduğunu ifade eden Kurumahmut, kılavuzluk hizmetleri
konusunda şu bilgileri verdi: “2005-2019 yıllarına ait İstanbul Boğazı gemi
geçiş istatistikleri ortalaması esas alındığında; Geçiş yapan gemilerin %59’unu
uğraksız gemi geçişleri oluşturmaktadır. Uğraksız geçiş yapan gemilerin
yaklaşık %42.5’i kılavuz kaptan almaktadırlar. 2015-2019 yılları ortalamasına
bakıldığında; Uğraksız gemi geçişleri
%61.3, kılavuz kaptan alma oranı ise %48.5 olmaktadır. 2017-2019 yılları
ortalamasına göre ise;
Uğraksız gemi geçişleri yaklaşık %62.5 olurken,
kılavuz kaptan alma oranı %51’e yükselmektedir. 2019 Yılında; Uğraksız geçiş
oranı %63.6, kılavuz kaptan alma oranı % 55.6 seviyesine yükselmiş 3045 Gemi
römorkör refakati almıştır.”
Savaş
Gemilerinin Barış Zamanı Geçiş Rejimi
Savaş Gemilerinin Barış Zamanı Geçiş Rejimi başlığında
Kurumahmut, “Sınıf Sınırlaması
(Hafif Su Üstü Gemileri, Küçük Savaş Gemileri, Yardımcı Gemiler), Ön Bildirimde Bulunma Zorunluluğu (8
Gün – 15 Gün), Boğazlara Gündüz
Girme Zorunluluğu, Savaş Gemilerinin
Taşımakta Olabilecekleri Uçakları Kullanma Yasağı, Tonaj ve Sayı Sınırlaması (15.000 Ton, 9 Gemi), Uçak Gemilerinin Boğazlardan Geçiş
Yasağı, Sözleşme’de öngörülen açık
sınırlayıcı hükümlere ters düşmemek, Uluslararası
ulaştırma amacıyla kullanılan ve belirli ölçekte Türk Boğazları ile aynı
konumda değerlendirilebilecek boğazlarla ilgili genel uluslararası hukuk
ilkelerine bağlı kalmak, Geçiş hakkının özüne dokunmamak, Türkiye’nin zabıta ve yargı
yetkisi ile geçişin zararsız olmasını isteme ve en önemlisi geçiş düzenleme
yetkileri saklı tutulmuştur. Kanal
ve boğaz kavramları, Türk Boğazları’nın genel coğrafi konumu, fiziki yapısı ve
sui generis özellikleri, Tarihi
gelişim içerisinde Türk Boğazları’ndan geçişin tabi olduğu kurallar, Uluslararası deniz ulaştırması için
kullanılan boğazlardan geçiş rejimleri”bilgisini verdi. Bu başlıkta son olarak
Kurumahmut, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk
Boğazları Bölgesi’nde Türkiye’nin yetki ve yükümlülükleri ve Türk Boğazları’nın hukuki statüsünde olabilecek değişiklikler
ara başlıklarını da kısaca değerlendirdi.
Kanal
İstanbul konusunda televizyonlarda bilen bilmeyen konuşuyor
“Kanal İstanbul üzerinde Türkiye’nin yasama, yürütme
ve yargı yetkileri tam olup Kanal İstanbul geçişlerinin Türk ulusal hukukuna
göre düzenleneceği konusunda bir tereddüt yoktur” diyen Kurumahmut, bu konuda
özellikle televizyonlarda bilgi kirliliği olduğunu ve bu konuyu sadece
derinlemesine etüt edenlerin anlatması gerekitiğini ifade ettti.
Montrö
Boğazlar Sözleşmesi Kanal İstanbul’un önünde bir hukuki engel değil
Kurumahmut, “Kanal İstanbul, Montrö Boğazlar
Sözleşmesi kapsamında İstanbul Boğazı’ndan yapılmaya devam edecek olan uğraksız
geçişleri engelleyemeyeceği gibi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi de Kanal
İstanbul’un önünde bir hukuki engel değildir. Kanal İstanbul yoluyla yapılması
planlanacak bir geçiş, geminin bayrak devletinin, acentesinin veya gemi
yetkililerinin talebi üzerine olması durumunda kabul edilebilir ve
Sözleşme’deki geçiş özgürlüğü ihlal edilmemiş olur” dedi.
İstanbul
Boğazı Gemi Geçiş İstatistikleri
Son olarak Kurumahmut İstanbul Boğazı Gemi Geçiş İstatistikleri hakkında şu bilgileri verdi: “2005-2019 Yılları (Son 15 Yıl) Yıllık ortalaması = 48296 Geçiş, 2015-2019 Yılları (Son 5 Yıl) Yıllık ortalaması = 42258 Geçiş, 2017-2019 Yılları (Son 3 Yıl) Yıllık ortalaması = 41731 Geçiş, 2005, 2006 ve 2007 yılları ortalaması = 55426 Geçiş, 2019 Yılı 2019 Yılında gemilerin ortalama bekleme süreleri; Tankerler: genel = 23 saat, 200 = 35 saat. Geçiş yapan her bir geminin payına düşen: 15 saat.”
AHMET DOĞAN-KAPTANHABER