14 Şubat günü Bodrum da bir toplantı izlemek için bulunduğum sırada tesadüfen Güllük Pina yarımadasında ağaç katliamın belgelemiş,bunu da basınla paylaşmıştım.
17 Şubat günü Ulusal gazetelerde yer alan haber üzere, Ülkemiz kıyılarının nasıl doldurulduğu bütün çıplaklığı ile ortaya konmuş oldu.
Güllük körfezinde olup bitenler ne ilk nede son olacaktı,çünkü bugüne kadar yapılanlar yapanların yanına kar kalmıştı, Örneğin büyük depremden hemen sonra Yalova, İzmit, İstanbul Avcılar, İstanbul Anadolu yakası kıyıları doldurulmuş Allah ne verdiyse denize dökülmüştü.
Tuzla, Yalova,Trabzon, İskenderun,Adana Ceyhan,Yumurtalık,Karataş sahillerinde Tersane yapımları nedeniyle denizler yine dolduruldu.
Karadeniz Sahil Otoyol yapımı sırasında boydan boya tüm kıyılar dolduruldu,Yine İstanbul Kemerburgaz da yıllarca kömür madenleri denizi 5 kilometre doldurdu kimse dur demedi.
Ülkemizde sözde turizm yatırım yapanların tamamı sanki karada yer kalmamış gibi üstelik de SİT alanlarında en gözde koylarımızda Denizleri doldurdular,dolduruyorlar.
Akdeniz, Ege koylarının en nadide yerlerini bitiriyorlar,bakir koyları yok ediyorlar sonra da "turist gelmiyor iş yapamıyoruz" diye yakınıp, suçu Balık çiftliklerine atıyorlar.
Çevre Bakanı birkaç ay evvel Ülke çapında 2 milyon hektar alanın orman olması için seferberlik ilan etti. Bu projeyi hazırlayanlar bile bu işe güldü aslında ve toplanan paraların nereye harcanacağı konusunda dikkat çektiler.
Bakan 2 milyon hektar için kampanyalar düzenlerken,Bugüne kadar Ülkemiz kıyılarında 2 milyon hektar Deniz dolgusu yapıldı.
Denizlerin doldurulduğu her an Tarık Buğra'nın "Ülkemiz insanlarının sırtının denize dönük olduğu aslında 3 tarafımızın denizlerle kaplı yarımada olmamıza rağmen Denizleri sevmediğimiz açıkça ortada olduğu" sözü aklıma gelir.
Ünlü Türk Denizcileri bugün yaşamış olsalardı, denizlere karşı işlenen bu suçlara kayıtsız kalmayacakları kesindi, Ormanlar yavaş yavaş eriyor bazen kesilerek,bazen turizme açılarak,bazen yakılarak bazen de 2-B lere açılarak. Ormanlar bitti sıra Denizlere kıyılarımıza,Bakir koylara geldi,Bu koyları koruduklarını söyleyenlerden ise hiç tık yok.
Bir kedi,köpek öldüğünde fırtına estirenler,Balık çiftlikleri kıyıları kirletti diye bas bas bağıranlar, Kaz dağları elden gidiyor diye kaz dağlarında Betondan yapılan Otellere ses çıkarmayıp göz yumanlar, Başta Bodrum olmak üzere Kanalların denize akmasına seyirci kalanlar saymakla bitmeyecek tezat içinde olan sözde çevreciler nerede?
Bu yaz için Öngörüm şudur,Dünyanın ve Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar başta olmak üzere,yaşanan olumsuz çevre tahribatları yüzünden ne iç turizm ne de yabancı kaynaklı turizmden beklenen gelir elde edilemeyecektir. Bunu bilmek için kahin olmak gerekmiyor olup biten ortada turizm adına denizleri dolduranlar bu öngörümün nedenli haklı olduğunu Eylül 2008 de anlayacaklardır,bana kızmayıp kendilerine ayna tutmalarını dilerim.