Limanları açmanın bedeli???

Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği; resmi web sitesinde yayınlanan yazıda "Limanları açmanın bedeli" ni soruyor. İlginç yazıyı dikkatlerinize sunuyoruz.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Bayraklı Gemilere Limanlarımızı Açmanın Türk Denizciliğine ve Ekonomisine Etkisi Ne Olacaktır? 

Bu güne kadar yalnızca siyasi yönüyle yorumlanan ve Avrupa Birliği’ne üyelik müzakerelerinin önündeki bir engel olarak görülen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bayraklı gemilere yönelik olarak limanlarımızın açılması konusu, aslında ekonomik yönüyle de gündem yaratması gereken bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.  Ardındaki büyük tonaj nedeniyle yeni rekabet ortamı yaratacak bir filo acaba doğu Akdeniz’deki denizcilik ve ticaret dengelerini nasıl etkiler? Türk gemilerinin kendi limanlarımızdan yapılan taşımacılık içindeki her geçen yıl azalan payı, yeni oluşacak rekabet koşullarında, daha da azalacak mı? Bütün bu sorular üzerinde bu güne kadar, (olayın tanıma-tanımama, AB’ye uyma uymama gibi yüzeydeki siyasi yönüne kıyasla,) Ekonomi ve Denizcilik çevrelerimizce yeterince durulmadı. 

Aşağıdaki tabloda verdiğimiz “Danish Shipowners’ Association” tarafından hazırlanan Kasım 2006 tarihli raporda yer alan bilgilere göre, 1 Ekim 2006 tarihi itibariyle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bayrağı toplam 19,328,000 grostonluk 1000 GT üzerindeki 898 gemisiyle dünya deniz ticaret filosunun ilk 10 bayrağı içinde yer alan ve toplam tonajın %2.5 nu oluşturan kayda değer ciddi bir ekonomik güç oluşturuyor. (Kıyaslamak için Türkiye'nin gemi filosu: (1000 grostondan büyük gemiler) 841 adet). Aynı tonajla Yunanistan ve Malta’nın ardında AB üçüncüsü olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimini İtalya ve İngiltere ardından takip ediyor.

 

 

Aynı kaynaktan derlenen bilgilere göre Kıbrıs Rum Yönetimine ait 19,328,000 grostonluk toplam tonajın 3,477,000 grostonunu petrol tankerleri, 10,511,000 grostonunu Dökme yük gemileri, 1,537,000 grostonunu Genel Kuru Yük Gemileri, 2,975,000 grostonunu konteynır gemileri, geriye kalan 828,000 grostonunu ise diğer tür gemiler oluşturuyor. 

 Rakamları biraz farklı da olsa aynı doğrultuda fikir veren diğer bir kaynak ise yine dünyanın saygın kuruluşları arasında gösterilen 'Lojistik ve Denizcilik Ekonomisi Enstitüsü'nün 2006 yılı haziran ayı verileri. Bu verilere göre Güney Kıbrıs'ın 1000 grostondan büyük gemi filosu 94 adet tanker (toplam 5 milyon 493 bin DWT), 320 adet dökme yük gemisi (17 milyon 710 bin DWT), 135 adet Konteynır gemisi (3 milyon 398 DWT ya da 251 bin TEU), 215 adet Genel kuru yük (2 milyon 153 bin DWT (Bunlar 68 TEU' luk konteynır taşıma kapasitesine sahip)), 24 adet Yolcu gemisi ve diğer tür gemilerden oluşuyor.  

Rum siciline kayıtlı gemilerin gerçek sahipleri

* 17 adet Japon.
* 340 adet Yunan.
* 216 adet Alman.
* 10 adet Çin Halk Cumhuriyeti.
* 7 adet ABD.
* 18 adet Norveç.
* 1 adet Hong-Kong.
* 1 adet Kore.
* 25 adet İngiliz.
* 5 adet İsviçre.
* 1 adet Danimarka.
* 50 adet Rusya.
* 1 adet Singapur.
* 1 adet Belçika.
* 11 adet Birleşik Arap Emirlikleri.
* 2 adet İsveç.  

Basında yer alan olayın ekonomik yönüne ilişkin çok az sayıdaki yaklaşımdan biri Olcay AYDİLEK’ in hazırladığı 11.12.2006 tarihli Sabah Gazetesindeki haberde yer aldı. “2.5. milyar $‘lık liman piyangosu” başlıklı haberinde özetle şöyle diyor: “ Türkiye'nin, limanlarını açmasının, Akdeniz'in en güçlü gemi filosuna sahip olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yıllık ekonomik katkısının 2-2.5 milyar düzeyinde olacağı hesaplanıyor. Limanların açılmasından, Güney Kıbrıs'ta kayıtlı 340 gemisi bulunan Yunanistan ile 216 gemisi bulunan Alman armatörler de büyük kazanç sağlayacak. Türkiye'nin sürpriz liman atağı, siyasi yönü kadar ekonomik boyutuyla da büyük önem taşıyor. Ulaştırma Bakanlığı ve denizcilik sektörü uzmanlarının hesaplamalarına göre, Türkiye'nin önerisinin genişletilip, deniz limanlarının tümünün açılması durumunda, Güney Kıbrıs Rum yönetimi yıllık 2-2.5 milyar dolar düzeyinde gelir elde edecek. Rumların, sahip olduğu filo yapısı dikkate alındığında Türkiye'nin en önemli konteynır limanları Mersin, İzmir ve İstanbul-Ambarlı'yı gözüne kestirdiği belirtiliyor. Sektör uzmanları, Rumların, bu limanlar arasında ilk tercihini Mersin'den yana koyacağını ve Akdeniz'in bu en önemli konteynır limanının açılmasını isteyeceğini kaydediyor. Güney Kıbrıs Rum kesimi siciline kayıtlı 94 adet, toplam 5 milyon 493 bin DWT tanker bulunuyor. Büyük bir filoya sahip olan Rumların, dünyanın en önemli petrol boru hatlarından biri olan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'ndan (BTC) yılda 50 milyon ton akacak petrolün uluslararası pazara taşınmasından doğan ranta da ortak olmak istedikleri belirtiliyor. Ancak, tanker taşımacılığında üstünlük ABD ve İngiltere gibi ülkelerde olması nedeniyle Rumların pastadan alacağı payın sınırlı kalacağı görüşü öne sürülüyor. Başta Yunanistan, Almanya ve Rusya olmak üzere dünyanın çok değişik ülkelerinden armatörler, vergi avantajı nedeniyle gemilerine Rum bayrağı çekiyor. Güney Kıbrıs siciline kayıtlı gemilerin 340'ı Yunanistan'ın, 216'sı Almanya'nın, 50'si Rusya'nın, 11'i de Birleşik Arap Emirlikleri'nin kontrolünde bulunuyor. “ 

Konuyu Türk Denizciliğine etkileri yönüyle ele alan az sayıdaki yazıdan bir diğeri ise Denizcilik Müsteşarlığı eski Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Deniz Hukukçusu ve Araştırmacı Yazar Sayın Ali Kurumahmut tarafından kaleme alındı. “DenizHaber” isimli sitede yayımlanan “Limanların Rumlara Açılması veya Rumların Tanınması” başlıklı, konuyla ilgili yazısında, Gümrük Birliği'nin bir gereği olarak deniz ve hava limanlarının Rum bayraklı gemi ve uçaklara açılmasının Türk ekonomisi ve özellikle Türk deniz ticareti üzerindeki olumsuz etkisinin büyük olacağını savundu. Kurumahmut, yaklaşık 300 milyar dolar yıllık katma değer sağlayan dünya deniz ulaştırması pastasında, Akdeniz havzasının payının yaklaşık yüzde 30 olduğunu, Türkiye'nin bu pastadan aldığı payın yüzde 1 düzeyinde kaldığını vurguladı. Karamuhmut, Türkiye'nin dünya yüklerinin yüzde 3.4'ünü taşıdığını kaydetti. Kurumahmut, "Dış ticaret taşımacılığında milli filosunun payı yüzde 25'in altına düşmüş olan ve dünya sıralamasında 24'üncü sırada bulunan Türk deniz ticaret filosu, güçlü bir deniz ticaret filosuna sahip olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin rekabeti sonucunda elindekini de büyük ölçüde kaybedebilecek; Rum-Yunan ikilisinin ticari ablukasına maruz kalması muhtemel olacaktır. " dedi.  

Adada Birleşmiş Milletlerin yürüttüğü Annan planına bağlı olarak her iki toplum katılımı ile yapılan referandumda Türk tarafının çözüme yönelik oylaması, Rum tarafının birleşmeye karşı çıkışı (Türk toplumunu yalnızca azınlık olarak kabul ettiklerinin tescili) sonucu ortaya çıkan durumun da zorlamasıyla, ABD ve AB ülkeleri tarafından Adadaki Türk toplumuna ve Türkiye’ye verilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki izolasyonların (Dünya devletleri tarafından Türk toplumunun cezalandırılmasının) kaldırılması sözü verilmişti. Bu sözün halen yerine getirilmemesi ne adanın güneyi, ne Yunanistan, ne de sözü veren ülkeler için bir yaptırım oluşturmasa da, Türkiye, uluslararası hukuka dayalı Garantörlük hakkını kullanarak yaptığı Barış Harekâtı neticesinde en basitinden var olma haklarını koruduğu adadaki soydaşlarının dünyadan izole, tanınmayan ve işgal altında kabul edilen topraklarda yaşamasına engel olamadığı gibi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini de tanımak durumunda bırakılmak istenmektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin, (Enosis planlarıyla Kıbrıs Cumhuriyetinin yıkılmasında baş aktör olmasına rağmen) Kıbrıs adını ve bayrağını kullanarak ve tüm adanın tek devleti sıfatıyla AB’ne kabul edilmesi, Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen çabaların etkisizleşmesine, AB’nin taraf olmasına ve tüm baskıların Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Buraya kadar herkesin bildiği bu gelişmeler, Türkiye’nin her adımda bedel ödeyen taraf olmasına, her gönüllü verilen taviz sonrası kurtuluşun değil yeni bir talebin ortaya çıkmasına rağmen, aynı yönde devam etmektedir. Türkiye’nin mevcut gücü dengeleri değiştirmeye yetmese bile, acaba verilen tavizler karşılığı bazı somut talepler oluşturmak adına mevcut politikaların tekrar gözden geçirilmesinde fayda var mıdır? Bu faydaya ulaşmanın yolu da her tavizin bize siyasi ve ekonomik bedelini bilimsel bir yaklaşımla ele alıp, hesaplamak, bunun bedelini de bir karşı taviz veya tazmin olarak talep etmekten geçer.  Bizler Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği olarak, Devletimizin, özellikle Denizcilik Müsteşarlığımızın, limanlar konusunda verilmesi düşünülen en son tavizin, yani Türk Limanlarının GKRY gemilerine açılmasının Türk Denizciliğine olası etkilerini, ellerinde bulunan istatistik verilere dayalı olarak bilimsel olarak ortaya koymasını talep ediyoruz. Bu çalışma daha sonra verilecek birçok politik karara da ışık tutacaktır. Eğer bu doğrultuda bir kararın alınma olasılığı varsa denizciliğimizi korumak için ne gibi tedbirler alınacaktır? Bunun gemiadamlarına yansıması ne olacaktır? Oluşacak zarar ve maliyeti Türk vergi mükellefleri mi telafi edecektir, ya da Avrupa fonlarından maddi tazmin veya destek talebimiz olacak mıdır? Açık bir ifadeyle vereceğimiz taviz karşılığında ne alacağız? Ne olacağı bile belli olmayan izolasyonların kaldırılması ile mi yetineceğiz; yada doğrudan Türkiye’ye yönelik (ne de olsa KKTC ayrı bir devlet) olarak da bir karşı taviz, vizelerin, kotaların vs. kaldırılması, fonların açılması vs. olacak mıdır? Bizim böyle bir talebimiz oldu mu? Bu soruları Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği olarak dünya denizlerinde bayrağımızı dalgalandıran Türk Kaptanları adına, Türk denizcileri adına ve oluşabilecek ekonomik olumsuzluklardan zarar görebilecek Türk vatandaşları, vergi mükellefleri adına soruyoruz. 

Kaynaklar:

“Danish Shipowners’ Association”Danimarka Armatörler Birliği Kasım 2006 tarihli raporu (Danish Shipping – Figures, November 2006)Olcay AYDİLEK’ in hazırladığı 11.12.2006 tarihli Sabah Gazetesindeki “2.5. milyar $‘lık liman piyangosu” başlıklı haber http://www.sabah.com.tr/2006/12/11/eko115.htmlAli Kurumahmut (Deniz Hukukçusu, Araştırmacı Yazar) makalesi (Limanların Rumlara Açılması veya Rumların Tanınması), (İnternet sitesi DenizHaber’de yayınlandı)http://www.denizhaber.com/index.php?sayfa=konukyazargst&id=6405&%20links=6405'Lojistik ve Denizcilik Ekonomisi Enstitüsü'nün 2006 yılı haziran ayı verileri.