İstanbul Kongre Merkezi'nde 'Kanal İstanbul' çalıştayı

"Kanal İstanbul Çalıştayı" İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştiriliyor. İBB'nin ev sahipliğindeki çalıştaya CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener de katılıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu konuşuyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Kanal İstanbul Çalıştayı düzenleniyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açılış konuşmasını yapacağı çalıştaya çok sayıda bilim insanı katılıyor.


Çalıştaya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de katılıyor.

İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:

*Bugün burada son birkaç haftadır, şehrimizin en önemli gündem maddelerinden birini tartışmak için toplandık. Bu aziz şehrin geleceğini kökten ilgilendiren bir büyük meseleyi, anlamak dinlemek ve enine boyuna tartışmak için buradayız. Tartışmadan yapılamayacak ve emin olmadan harekete geçilemeyecek kadar önemli bir konu bu.

*İstanbul öyle kıymetli, öyle eşsiz bir şehirdir ki… Ona tek bir kazma vuracak olanın bile çıkıp bunu niye yapmak zorunda olduğunu anlatmak mecburiyeti vardır. 

Kanal İstanbul, İstanbul'un coğrafyasını değiştirecek, doğal hayatın ve şehir hayatının bütün boyutlarını ciddi biçimde etkileyecek bir proje. Bu projeyi gündeme getirenlerin, buna neden mecbur olduğumuzu anlatmak ve toplumu ikna etmek zorunlulukları vardır.

“İSTANBUL KESİP BİÇİLECEK”

*Kanal İstanbul, mecbur olmadıkça hiç kimsenin asla evet demeyeceği, çok büyük ve çok riskli bir ameliyat. Tamamıyla yanlış bir ameliyat… İstanbul kesip biçilecek… İstanbul'un hayati sistemleri zarar görecek… İstanbul'un bazı bölgeleri felç olacak… Kimi yerleri sakat kalacak…

*Bir şehri böyle riskli, böyle ölümcül bir ameliyata sevk edenler… “Siz ne derseniz deyin bu ameliyat yapılacaktır” diyemezler. Bunu yapmayı kafalarını koymuş olanlar, bu ameliyata neden mecbur olduğumuzu anlatmak zorundalar. Hepimiz ama hepimiz, İstanbul'un neden kesilip biçilmek zorunda olduğunu anlamak zorundayız. Bu mecburiyetin sebepleri konusunda ikna olmalıyız.

*Hepimiz… İstanbul'a dayatılan bu büyük ameliyatın riskleri konusunda her şeyi bilmek ve her detayı öğrenmek zorundayız. Önce öğreneceğiz… Öğrenmeliyiz… Ondan sonra hep birlikte kararımızı veririz. Bütün bunlar, sağlıklı bir öğrenme ve düşünme süreciyle ortaya çıkabilir ancak.

Bu çalıştay, İstanbul'un bağrına batırılacak bıçağın… Yani Kanal İstanbul'un… Bütün risklerini bilimsel olarak ortaya koymayı amaçlıyor. Bazı riskler çok düşük, bazıları çok yüksek ve bazıları kesinlikle hayati olabilir. Öyle olduğunu anlıyoruz…

*Bilim ne diyorsa, bilim insanları ne söylüyorsa ona kulak vereceğiz. Anlamaya, öğrenmeye ve sorgulamaya çalışacağız. Kanal İstanbul'un yaratabileceği bütün riskleri bileceğiz ve sonra her birimiz kendimize şu soruyu soracağız: Bütün bu riskleri almaya değer mi? Kanal İstanbul'a gerçekten mecbur muyuz? Bize anlatılanlar doğru mu? Bu şehrin ve bu ülkenin bunca sorunu varken, bunun sırası mı şimdi?

*Daha önce söyledim. Bir kez daha söylemek istiyorum. Bizim Kanal İstanbul'la ilgili tavrımız siyasi değil, hayatidir. Çünkü bu proje bu şehrin tüm tarihi boyunca karşılayabileceği en büyük risklerden biridir.

*Bu projeyi gündeme getirenlerin… “Siz ne derseniz deyin, biz bu ameliyatı yapacağız” diyenlerin iki temel argümanı var: İstanbul Boğazındaki gemi geçişleri dolayısıyla yaşanması muhtemel riskler… Ve bu projenin Türkiye'ye sözümona gelir getirecek olması…

*Gemilerin, özellikle de tehlikeli yük taşıyanların, boğazdan güvenli bir biçimde geçmelerini sağlamak çok önemli bir konudur. Bu konuda elbette hepimiz çok hassas olmalıyız.
Boğaz güvenliğini sağlamak adına hükümetimiz uluslararası planda hangi adımı atacaksa hepimiz onun arkasında oluruz ve tam destek sağlarız.

*Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ama büyük ve tehlikeli gemilerin geçiş güzergahını İstanbul'un bir yerinden alıp başka bir yerine taşıdığınızda güvenlik sorununu çözmüş olmazsınız ki… Üstelik Kanal İstanbul'un, eni ve derinliği itibariyle zaten büyük gemiler açısından bir alternatif olamayacağını… Ayrıca gemileri boğaz yerine kanaldan geçmeye zorlayamayacağımızı da…
Gayet iyi biliyoruz. Kimse bizi çocuk yerine koymasın!

*İstanbul'un neresinden geçerse geçsin… Risk oluşturan gemiler, Türkiye'nin ortaya koyduğu yüksek güvenlik standartlarına harfiyen uyarak geçmek mecburiyetindedir. Asıl olan, bunu sağlamaktır. Bir başka çok önemli nokta da elbette, İstanbul Boğazı'nın özellikle petrol taşımacılığındaki fonksiyonunu azaltmaktır.

*Güzergahı boğazdan alıp kanala çevirmekle bunu sağlayamazsınız. Yapılması gereken, Samsun – Ceyhan Petrol Boru hattı gibi farklı alternatifler geliştirmek ve hayata geçirmektir. Bütün bu boyutları, farklı alternatifleri bir kenara bırakıp… “Boğaz güvenliği için Kanal İstanbul şarttır” sonucuna ulaşmak doğru değildir, rasyonel değildir. Aksine, bir “oldu bittiye” zemin hazırlamadır… Bahane üretmedir.

*Kanal İstanbul projesinin sahipleri ikinci olarak bunun Türkiye'ye gelir getireceğini öne sürüyorlar. Bunu neye dayanarak ileri sürüyorlar anlamak mümkün değil.  Daha bahsedilen projenin hangi parayla, kimin tarafından, nasıl bir finansman modeliyle yapılacağı bile belli değil. Hatta ne yapılacağı bile değil! İnanın ne yapılacağı belli değil. Her gün farklı bir modelden söz ediliyor.

FOTO:SÖZCÜ – Çalıştaya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de katılıyor.

Gürkan Akgün, şunları söyledi:

*Güngören, Esenler, Bağcılar belediyeleri 30 cm yükselecek. Bugün İstanbul'da içtiğimiz üç bardaktan birini karşılayan su kaynaklarının yok olma riski doğacak.

*Bugün projenin çevresel boyutları iki oturumda tartışılacak. Kültürel mirastan bahsedeceksek, Kanal İstanbul çok önemli bir arkeolojik ve sit alanlarını içeriyor.

*ÇED raporunun değerlendirme toplantısı oldu. Burada da bu kültürel mirastan bahsediliyor ancak sunumu yapan arkadaşlar çözüm öreni olarak iyi uygulama örneği olarak Hasankeyf gibi bunları taşıyabiliriz dediler. Bunlar raporda da yazıyor.

*Peki biz biraz da onaylanmış ve askıda bulunan Kanal İstanbul’un çevresini oluşturan bu çevre düzeni planına odaklanalım. Bu plan bize neyi anlatıyor.

*Gördüğünüz sarı alanlar imara açılmış yerler, 84 metrekarelik bir alan. Bağcılar’ın üç buçuk katını imara açmış durumdayız.

Kaynak:Sözcü