"İade-i İtibar" İstiyorlar

Fethullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) mensup subayların, askeri okullarda kendilerinden olmayan öğrencilere işkence uygulayıp okuldan ayrılmaları için yaptıkları baskılarla ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladı.

"İade-i İtibar" İstiyorlar

Fethullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) mensup subayların, askeri okullarda kendilerinden olmayan öğrencilere işkence uygulayıp okuldan ayrılmaları için yaptıkları baskılarla ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nden Ayrılan ve Atılan Askeri Öğrenciler Platformu İzmir Koordinatörleri Tayfun Özcana ve Mengü Çağatay Özer, okulda baskı yapan subaylarla darbe girişiminde bulunan hainlerin aynı kişiler olduğunu söyledi.
Kara Harp Okulu 3'üncü sınıftan baskılar yüzünden ayrıldığını ifade eden Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi Tayfun Özcana (27), "Bütün askeri okullarda 2008 ve 2009'dan itibaren artan baskı yönetimine tanıklık ettik. Bu süreçte pek çok arkadaşımın haksız yere okulla ilişkisi kesildi ya da ayrılmak durumunda kaldı.
Sağlık sorunu olmadığı halde çoğu kişinin ilişiği, 'askeri öğrenci olamaz' raporuyla kesildi. Sınav kağıtlarıyla da oynanıyordu. Durumu fark edenler kodlamayı tükenmez kalemle yapınca, sınav talimatına aykırı davrandı diye notları düşürüldü" dedi.

Şok Mangası iddiaları

"Şok mangası diye adlandırılan özel kamplar, FETÖ'cü komutanların işkence yaptığı yerlerdi" diyen Özcana, şunları söyledi: "Uykusuz ve aç bırakma, içilemeyecek miktarda su içirme gibi uygulamalara şahit olduk.
Baskılara dayananlar okula devam etti. Dayanamayanlar 'Askeri öğrenci olmayı hak etmiyorum' tarzında ibarelerin bulunduğu dilekçeleri baskıyla imzalamak durumunda kaldı."

"İade-i itibar istiyoruz"

Kara Harp Okulu'ndan 2008'de ayrılan Endüstri Mühendisi Mengü Çağatay Özer (26) de, "Şok mangalarındaki eğitim televizyondaki bant yayınlara benzemez. Ağır silahla dağa sürünerek çıkan, çöp kutularının içinde amuda kalkarak saatlerce bekletilen arkadaşlarımız oldu.
Çocukluk hayalimizle oynadılar" dedi. "Adına konuştuğumuz 2 bin 500 kişinin iade- i itibarını istiyoruz" diyen Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu olaylardan daha çok etkilenen aileler oldu. Örneğin Aydın Çapur'un ailesi.
Bu çocuk, şok mangaları yüzünden benim taburumdan ayrılmıştı. 15 Temmuz gecesi demokrasi şehidi oldu. Bu aile Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sahiplenilmeli."

Kız öğrenciler de mağdur edildi

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi subayların kendilerinden olmayan askeri okul öğrencilerine yaptıkları zulmün mağdurlarından biri de İzmirli Melike Bulut Şehirli olmuştu.
Hava Harp Okulu'nu baskılar nedeniyle bırakmak zorunda kalan Şehirli, feryadını şöyle dile getirmişti: "Sürekli olarak 'Ülkeye hizmetini başka yerde yap' baskısı altındaydım.
Bu baskılardan sıyrılıp askerlik yemini ettim ve herkes gibi Harbiyeli olduğumu sandım. Bu sürede bana 'Melike Bulut, bu okula neden geldin, bırakmayı düşünmüyor musun' dediler. Hatta pencereyi açıp 3. kattan kendimi atmamı istediler.
Atlamayacağımı anlayınca odama gitmeme izin verdiler." Baskı nedeniyle okulu bıraktığını ifade eden Şehirli, "Okulu bıraktıktan sonra tazminatı ödemek için annem ve kardeşimle tarlalarda amelelik yaptım. Bu bir tiyatro değil. Bize bunu yapanlar bedelini ödemeli. Bizler subay olmayı çok isteyen insanlardık ama onlar hiç hak etmedikleri yerlerde devleti istedikleri gibi kullandılar" dedi.

"Darbe girişimi ile gerçek ortaya çıktı"

Darbe girişiminin yaşandığı gece gerçeklerin ortaya çıktığını vurgulayan Tayfun Özcana, "Bize o uygulamaları yapan subayların birileriyle bağlantıda olduğundan şüpheleniyorduk. Ama herhangi bir örgüt mensubu olduklarını ispatlayacak yeterlilikte değildik. Bugün görmekteyiz ki o subayların çoğu 15 Temmuz gecesi yapılan darbe girişiminde bizzat görev aldıkları için tutuklandı" dedi.