Gemi Saldırısının İkinci Gününde Yaşananlar

İsrail'in insani yardım konvoyuna saldırısında ikinci gün yaşanıyor. Bugün yaşanan bütün gelişmeler, son dakika bilgilerinİ burada bulabilirsiniz...

Saldırının ikinci gününde yaşanan bütün gelişmeler 

İsrail'in insani yardım konvoyuna saldırısında ikinci gün yaşanıyor. Bugün yaşanan bütün gelişmeler, son dakika bilgilerinİ burada bulabilirsiniz...

SAAT: 18:59 - NATO: SİVİLLERİ DERHAL SERBEST BIRAK

Türkiye'nin talebi üzerine olağanüstü toplanan NATO üyesi 28 ülke, İsrail'den, "Gazze filosu"ndaki sivillerin "derhal" serbest bırakılmasını istedi.

NATO Genel Sekreter Yardımcısı Claudio Bisognero'nun başkanlığında Brüksel'de olağanüstü toplanan NATO Konseyi, operasyona ilişkin "inandırıcı, tarafsız ve şeffaf" bir soruşturma yapılmasını, filoya düzenlenen saldırıdan sonra gözaltına alınan tüm sivillerin ve gemilerin "derhal" serbest bırakılmasını talep etti.

(ANKA)

SAAT: 16. 44 - İSRAİL'İN ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİNDE VİZE MÜRACATLARI KABUL EDİLMİYOR

İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilerine yönelik saldırısının ardından İsrail'e gidecek Türk vatandaşlarının vize başvuruları işleme alınmamaya başladı.

Yardım gemisine saldırının ardından iki ülke arasında yaşanan kriz ve çok sayıda vatandaşın tepkisiyle karşılaşan İsrail'in Ankara Büyükelçiliği, vize müracaatlarını kabul etmiyor.

İsrail'e gitmek için vize başvurusunda bulunan vatandaşlardan alınan bilgiye göre, Büyükelçiliğin vize bölümünün bir ay boyunca hizmet vermeyeceği bildirilirken, vize bölümünde görevli personelin olmayacağı, sadece güvenlik görevlilerinin görev yapacağı belirtildi.

SAAT: 16.44 - İSRAİL'DEN DÖNEN ALMAN SİYASETÇİLER: BÜYÜK BİR İHTİMALLE PLANLANMIŞ ÖLDÜRME OPERASYONUYDU

İsrail'in saldırdığı Gazze'ye yardım gemisindeki Alman milletvekilleri, sınır dışı edilmelerinin ardından geldikleri Berlin'de basın toplantısı düzenledi.

"Biz bu barbar girişimin şahitleriyiz. Büyük bir ihtimalle planlanmış öldürme operasyonuydu." diyen Sol Parti Milletvekili Annette Groth, bu meseleyi uluslararası arenaya taşımayı ve Gazze ablukasının kaldırılmasını sağlamayı görev bildiklerini dile getirdi. Groth, "Gazze'deki unutulmuş bir savaşın zihinlerde tazelenmesi için demek ki bu kadar insan ölmesi gerekiyormuş. Biz şimdi Alman hükümeti ve Avrupa Parlamentosu'na savaşın bitmesi, durumun normalleşmesi için baskı yapacağız. Hapisteki dostlarımızla dayanışma içindeyiz." diye konuştu.

Sol Parti Milletvekili İnge Höger ise ilk önce bindikleri Chaleror 1 ve Chalelor 2 gemilerindeki arızların özellikle çıkarıldığı şüphesi içerisinde olduğunu ifade etti. İsrail askerlerinin saldırısında kendilerini rehin alınmış gibi hissettiklerini belirten Höger, Almanya'ya sadece üzerindeki elbiseler ve pasaportuyla geri dönebildiğini kaydetti. Gazze'ye ambargo uygulanmansın uluslararası hukuka aykırı olduğuna dikkat çeken Höger, şöyle devam etti:

"Filistinlilere uygulanan devletlerarası hukuka aykırı faaliyetlere kamuoyunun gündemine gelmesi için maalesef 16 veya 19 kişinin ölmesi gerekmesi üzücü. Şimdi ise bizim gibi ülkelerine dönemeyenler için mücadele edeceğiz, biz milletvekili olduğumuzdan geri dönebildik. Grubumuzdaki diğer insanlar ise İsrail'de kaldılar, ne oldukları ve nelere maruz kaldıkları ile ilgili bilgimiz yok." Höger, gemilerdeki hiç kimsenin kesinlikle silahlı olmadığını da sözlerine ekledi.

"Resmen korsanların soyguna uğradık." diyen Sol Parti eski Milletvekili Norman Paech ise "Somali sahilindeki gelişmeleriyle yakinen ilgilenen Federal Hükümet'in bu korsan girişimi nasıl yorumlayacağını merak ediyorum." dedi. İsrail hükümetinin ölümleri ve yaralanmaları askerlere yapılan saldırı ile aklamaya çalıştığını dile getiren Paech, şunları söyledi: "Bunun gerçekle hiç alakası yok. Olay günü sabah 5'e doğru şişirme kayık ve diğer gemilerdeki askerlerin gemilere yaklaştığına şahit olduk, tüm bu aksiyon 10 dakika bile sürmedi. Daha sonra patlama seslerini duyduk, zannedersem el bombaları patlatılmış olabilir. Göz yaşartıcı ve diğer gaz bombaları da kullanıldı. Daha sonra helikopterlerdeki askerler gemiye inmeye başladı. Kadınları alt kata indirmiş, erkekler üst kattaydık. Yaralıların tedavi edildiği odadaydım. O odaya yaralı üç İsrail askerinin getirildiğini gördük. Ayrıca silah sesleri duyduk, onlarca insan yaralandı. Kameramla çekim yapmıştım, görüntülerime el konuldu."

İsrail'in savaş suçu işlediğini vurgulayan Paech, "Gazze'ye uygulanan abluka yasadışı. Tüm sivillerin Gazze'ye insani yardım götürmeye hakkı var. Buna mani olanlar hukuka aykırı hareket etmiş olur. Bu dengesiz korsanlık girişimidir." diye konuştu.

SAAT: 16.13 - BER ŞEVA'DA CEZAEVİNDE TUTULAN TÜRKLERİN SAYISI 368

İsrail'in Gazze'ye yardım gemilerine dünkü saldırısından sonra, büyük kısmı Ber Şeva'daki cezaevine nakledilen yolcular arasındaki Türk vatandaşlarının sayısının 368 olduğu öğrenildi.

Türkiye'nin İsrail Büyükelçiliği yetkililerinden edinilen bilgiye göre, 368 Türk vatandaşı Ber Şeva cezaevinde tutuluyor.

Büyükelçilik yetkilileri, şu ana kadar Türkiye'ye gönderilen vatandaşların sayısının 19 olduğunu da belirtti.

İsrail basını, gemi yolcularından 610 kişinin Ber Şeva'da cezaevinde olduğunu duyurmuştu.

SAAT: 15.56 - 'İSRAİL KORKU DEVLETİ, HERKESTEN KORKUYORLAR'

Gazze'ye insani yardım götüren filoda bulunan 'Gazze' gemisindeki iki mürettebat, İHH Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında baskın anını ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Gemide İHH gönüllüsü olarak bulunduğunu belirten TIR şoförü Mustafa Sancaktan, yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşardı. Konuşmasına ara vermek zorunda kalan Sancaktan, İsrail bir korku devleti, herkesten ve her şeyden korkuyorlar." dedi.

Yardım filosuna katılmak için demir ve çimento yükledikleri Gazze gemisi ile İskenderun'dan yola çıktıklarını aktaran Sancaktan, diğer gemilerle Kıbrıs açıklarında buluştuklarını ve Gazze'ye doğru hareket ettiklerini söyledi. Sancaktan, Gazze'ye 80 mil kaldığı sırada İsrail askeri gemilerinin kendilerini taciz etmeye başladığını belirtti.

Sancaktan, "Sabah 04.00 sıralarında Mavi Marmara en önde ve arkalarında biz bu şekilde seyrediyorduk. Hücum botlar ve savaş gemileri devamlı taciz halindeydi. Sabaha doğru zodyaklarla yaklaşık 20 kişi sağımızdan ve solumuzdan geçerek mavi Marmara'ya doğru hareket ettiler. Bizi hiç hedef almadılar. Ben geminin burnundayım olay anında. Olayı seyrediyordum. Zodyaklar gemiye yanaştı. Helikopterler indirme yaptı. İndirme yapmaya başlayınca gemide patlamalar oldu. Geminin arka solundan patlamalar oldu. İlk hedef anladığımız kadarıyla canlı yayın cihazları idi. Sadece bir anons duyduk. Küçük telsizlerimiz vardı. '30 yaralı 1 şehidimiz var' dendi. Geminin içinden anonslar geliyordu gemiye saldırdılar diye. Yaklaşık 1 saat sonra geminin kaptan köşküne camları kırarak saldırdıklarını söylediler. Bülent abinin anonsunu duyduk. Biz açık suya çıktık. Mavi Marmara'da arbede devam ediyordu. Sonra motorlar durdurulmamız istendi. Önce defne gemisine helikopterle daha sonra bizim gemiye çıktılar. Bütün personeli bir odaya topladılar. Bütün askerler yüzleri maskeli ve silahlı yaklaşık 9 saat bizi gemide beklettiler ve Aşod limanına indirdiler." diye konuştu.

Zaman zaman duygusal anlar yaşayan Mustafa Sancaktan "Herkesin şunu görmesini isterim. İsrail bir korku devleti, kendinden korkuyor. Gazze abluka altında. İnanın o insanlarda korku değil huzur var. Bizi sınır dışı edecekler 20 kişiyiz. Ancak etrafımızda en az 200 polis var. 20 masaya uğratıyorlar sağınızda solunuzda askerlerle. Allah onlara korkuyu vermiş. Müslümanlardan gerçekten korkuyorlar. Kameralar önünde bize iyi davranıyorlar, su sandviç veriyorlar. Ne zaman işlemlerimiz bitti nezarethaneye götüreceğiz bu sefer aşağılanma başlıyor. Gemide tuvalete gidiyorsunuz kapıyı açıyor. Bu insanlığa ayıp. Bu nasıl mahremiyet. Havaalanında nezarete attılar yemek bile vermediler. 30 saat aç kaldık. Bu sabah bir arkadaş yemek ve su isteyince ısrar edince sandviç türü bir şey verdiler." dedi.

Gemi mürettebatı Uğur Akan ise, "Bizi sürekli aşağıladılar. Sadece kamera önündeyken iyi davranıyor gibi yaptılar. Psikolojik baskı uyguladılar. Başımıza birşey gelmesin diye itina gösterildi. Görünmeyen kısımlarda tecritte kavga durumuna geldik. Sürekli bizi izlediler. Makine dairesinde çalışırken hep iki asker silahla peşimdeydi.

SAAT: 15.04 - 'GEMİDEKİ EYLEMCİLERDEN 610'U HALEN BER ŞEVA'DAKİ CEZAEVİNDE TUTULUYOR'


İsrail'in dün sabaha karşı Gazze'ye yardım götüren 6 gemiye düzenlediği saldırının ardından, halen Ber Şeva'daki cezaevinde tutulan gemi yolcularının sayısının 610 olduğu bildirildi.

İsrail radyosu, Ber Şeva cezaevinde 610 kişi bulunduğunu, bunların sınır dışı edileceğinin ya da haklarında yasal bir önlem alınacağının henüz belli olmadığını belirtti.

Radyo, gemi yolcularından onlarcasının ülkelerine gönderilmek üzere Ben-Gurion Havalimanına yollandığını da kaydetti.

Bazı kaynaklar ise halihazırda 45 kişinin ülkelerine gönderildiğini, 3 kişinin ise uçak beklediğini ifade ettiler.

Radyo ayrıca, İsrail polisinin gemi yolcuları arasında bulunan, İsrail'deki İslam Hareketi'nin Kuzey Şubesi sorumlusu Şeyh Raid Salah ile yine İsrail'deki Arap Yüksek İzleme Komitesi Başkanı Muhammed Zeydan'ın gözaltı halinin 4 gün daha uzatılmasını istediğini duyurdu.

SAAT: 14.10 - YARDIM GEMİSİNİN MAKİNİSTİ DEHŞET DAKİKALARINI ANLATTI

Gazze'ye insanı yardım götüren gemi filosunda bulunan 'Gazze' isimli geminin baş makinisti Tahsin Kul, İsrail askerlerinin önlerindeki Mavi Marmara gemisine girmesiyle birlikte silah ve bomba seslerinin duyulduğunu söyledi. Kul, telsizden ise insanların gemiden denize düştüğü şeklinde anons geçtiğini belirtti.

Bugün İsrail'den İstanbul'a gelen Tahsin Kul, İHH Genel Merkezi'nde İsrail askerlerinin yardım filosuna yaptığı baskını anlattı. İsraillilerin yaptığının insanlık dışı bir olay oyduğunu belirten Kul, "300 metre önümüzde seyreden Mavi Marmara'ya birden hücum ettiler, gemiye girmeleri ile birlikte silah sesleri duyuldu." dedi.

Kul, "Gazze'ye 90 mil mesafe kaldığı sırada askeri gemiler gelip bizi taciz ettiler. Ondan sonra gittiler bir saat sonra tekrar geldiler ve her yeri sardılar. Mavi Marmara'ya doğru hücum ettiler. Bir anda silahlar patlamaya başladı. Biz o sırada gemiyi durdurduk. Beklemeye başladık. Bir süre çatışma oldu. Silah seslerini, bomba seslerini duymaya başladık. O sırada telsizden 'denize adamlar düştü' anonsu geldi. Biz de gemiden aşağı bakarak düşen var mı yapabileceğimiz bir şey var mı diye baktık. Ondan sonra bizim gemimize de geldiler.

Güverteye çıkmamızı istediler. Ellerimizi kaldırarak güvertede toplandık. Hepimizi küçük bir salona aldılar. Öylece beklettiler. Yemek yememize müsaade etmediler. Sonra kamaralarımızı açtılar ne var ne yok talan ettiler. Hiçbir şey almamıza müsaade etmediler. Beni makineye indirdiler. Ben makineyi açtım kaptan da güverteye çıktı. Sonra Aşdot limanına götürdüler. Ben sadece ilaçlarımı alabildim. Üstümü değiştirmeye bile müsaade etmediler. Aşdot limanında bizi sorguya aldılar birkaç kez sorguladılar. Sonra tutukevine götürdüler. Burada da uzun süre bekledik. Kuru bir kahvaltı verdiler." diye konuştu.

Konuşması sırasında gözleri yaşaran Kul, "Böyle bir muamele olamaz. Bunlar insan değil, böyle bir muamele olamaz." ifadelerini kullandı. Mavi Marmara gemisinin yolcuları ile hiç karşılaşmadıklarını belirten Kul, "Diğer gemi ile irtibatımızı kestiler. Uydu telefonlarını, her şeyi aldılar. Gazze gemisinde olanlarla dün akşam beraberdik. Bizim arkadaşlardan tutuklanan yok. Mavi Marmara gemisinden kimseyi göremedik, onları başka yere götürdüler." şeklinde konuştu.

SAAT: 13.27 - İSRAİL'İN LONDRA BÜYÜKELÇİSİ: OPERASYON BİR BAŞARI DEĞİLDİ

İsrail'in Londra Büyükelçisi Ron Prosor, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısının "bir başarı olmadığını" belirtti.

Prosor, BBC4 radyosuna yaptığı açıklamada, "operasyonun İsrail'e yararlı mı olduğu, yoksa zarar mı verdiğine" ilişkin bir soru üzerine, "açık konuşacağını, bu operasyonun bir başarı olmadığını, insan kaybının trajik olduğunu" söyledi. Prosor, "Ancak gemide bulunan insanların da çok korkunç bir davranış sergilediklerini unutmayalım" diye konuştu.

Büyükelçi Prosor, İngiliz Sky kanalına yaptığı açıklamada da, "Umarım başka gemiler Gazze'ye geçmeye çalışmaz" dedi.

Prosor, "İsrail'in her zaman insani yardımın Gazze'ye ulaştırılmasına yardımcı olduğunu ve bunu sağladığını, ancak gemilerdekilerin işbirliği dışında her şeyi yapmaya çalıştıklarını" iddia etti.

Olayda bıçak ve demir sopalarla gemidekilerin askerlere saldırdıklarını söyleyen Prosor, İsrail askerlerinin de kendilerini savunmak durumunda kaldıklarını savundu.

Prosor, başka gemilerle Gazze'ye yardım götürülmek istenmesi halinde ne yapacakları sorusunu, "İsrail neden bu gemileri engelliyor. Çünkü, daha önce silahların kara ve deniz yoluyla sokulmaya çalışıldığına şahit olduk" diye yanıtladı.

SAAT: 13.05 - İSRAİL'DE BULUNAN 3 KİŞİ DAHA İSTANBUL'A GELDİ

İnsani yardım götürmek için bindikleri gemide İsrail ordusunun saldırısı sonucu gözaltına alınan yardım gönüllülerinden 3'ü daha İstanbul'a geldi.

Atatürk Havalimanı'na gelen yardım gönüllüleri, elleriyle zafer işareti yaptı. Şahısların, pasaport kontrolünden geçtikten sonra Atatürk Havalimanı'ndan ayrılması bekleniyor.

SAAT: 12.15 - BEBEĞİYLE TÜRKİYE'YE DÖNEN ÇETİN: YAŞANANLAR İNSANLIK DIŞIYDI

Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinde 13 aylık bebeği Türker ile İsrail askerlerinin baskınına tanık olan Nilüfer Çetin, yaşadıklarını anlattı. İnsanlık dışı muamele gördüklerini söyleyen Çetin, "Yaralıları ve diğer yolcuları diz çökertip kelepçe taktılar." dedi.

Mavi Marmara gemisinde mühendis olarak bulunan eşi Ekrem Çetin ve 13 aylık bebeği ile binen Nilüfer Çetin, İsrailli yetkililerin sınır dışı edilme teklifini kabul ederek bugün sabah saatlerinde bebeği ile birlikte İstanbul'a geldi. İHH Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Çetin, dehşet anlarını anlattı.

Çetin, Gazze'nin 90 mil açıklarında iken taciz botlarının kendilerine yanaştığını ve askeri gemilerin sayılarının gittikçe artığını belirtti. Çetin, "Geri dönmemiz istendi, kabul edilmeyince askeri gemiler, zodyak botlar ve helikopterler geldi." diye konuştu. Çetin korku dolu anları şöyle anlattı:

"Helikopterler ile birlikte İsrail askerleri gemiye çıkmaya başladı 4.30 gibi. O sırada kamarasında olan personel kamerasında kaldı. Köprü üstü personeli görevlerinin dışındaydı. Bundan sonrasına çok fazla şahit olamadım. Bebeğimle birlikte kamarada kaldım. Kurşunlar kamaramın tepesine iniyordu. Arada pencereden bakarak bilgi almaya çalıştım. Eşim köprü üstünden gelerek can yelekleri giymemizi istedi. Gaz maskesini hazırladım. Ondan sonrası tam bir karanlık. Silah sesleri, çığlık, saldırı sesleri duyduk. Vahşi bir çatışma olduğunu biliyorum. İkinci kaptan ile kameralardan görüştük. Eşimin iyi olduğunu onun sayesinde öğrendim. Personelden kimseye zarar gelmediğini öğrenmiş olduk. Beklemeye dayanamadık küçük odada ve kapıyı açarak teslim olduğumu bebeğin ihtiyaçları olduğunu söyledim. Gerekli üst aramasında sonra köprü üstünde yaklaşık 2 saat bekledik. Daha sonra önce personel açık güverteye sonra da ben indim."

"PERSONELDEN BİRİNE İLAÇ ALMAYA GİTTİĞİMDE EŞİMİ GÖRDÜM"

Nilüfer Çetin, "Güverteye çıktıktan sonra rahatsızlanan bir personelin ilaçlarını almaya talip oldum. İçeri gittiğimde eşimi ve İHH Başkanı Bülent Yıldırım'ı gördüm." dedi. Çetin sözlerini şöyle sürdürdü: "Personelden biri rahatsızlandığı için onun ilaçlarını alma görevine sahip oldum. Hem Bülent beyle hem de eşimle temasa geçme şansım oldu. Hepimizi indirdiler. Ağır yaralılar dahil herkesin elinde plastik kelepçeler var. 98 yaşındaki piskoposta dahil. Güvertede diz çöktürdüler. Gemi ilerledikçe kelepçeleri çözmeye başladılar. Yolculardan biri öğle ezanı okudu. Namaz kılındı. Tuvalete gidip bir şeyler içebildik. Namaz sonrası hepimizi kapalı mekana aldılar ve klimayı da kapattılar. 3.5 saat böyle gittik. Sonra 1.5 saat diğer gemilerin gelmesi için beklettiler liman önünde. İşgalden sonra çok ağır bir müdahale ile karşılaşmadık. Ajite yaptıklarını düşündükleri kişiler için zor kullandılar."

"HERKESE DÖRT SORU SORDULAR"

Bebeğinden dolayı zorluk yaşamadığını söyleyen Çetin, "Bebeğim olduğu için bana kelepçe takmadılar. Benimle birlikte birkaç kişiye daha kelepçe takılmadı. Aşdot limanında Süvari bey (kaptan) indi gemiden elleri kelepçesiz olarak. Şu an isimlerini bilmediğim 2 aktivisti bütün gemiyi sağ oldukların göstermek için dolaştırdılar. İlk çıkan yolcu benim gemiden. Sorgu ve sağlık muayenesine alındık. Yiyecek ve içecek vermek istediler. Oradan havalimanına nezarethane aldılar. Sabah 5 de THY uçağına bindik." diye konuştu.

Çetin, sorgu sırasında herkese 4 soru sorduklarını belirterek şunları söyledi. "Gazze sahil şeridinden gelmenin yasak olduğunu biliyor muydunuz? Geminin hangi amaçla yola çıktığını biliyor muydunuz? diye sordular. Yasak olduğunu bile bile niye geldiniz?. Burada kalmaya direnip tutuklanmak mı yoksa sınır dışı edilmek mi istersiniz? dediler. Hoşlanacağı cevapları verenleri sınır dışı ettiler. Ordu aradan çekildikten sonra İsrail polisi ve bakanlık yetkilileri bir parça daha yumuşak davranmaya çalıştı. İşgalden uçağa binene kadar başımıza gelenler insanlık dışı muayenenin örneği idi. Islak zemin, diz çöktürme gibi. Bazılarını geç müdahaleden kaybettik. Personelin durumundan endişe ediyoruz. Şu an tek amacımız oradaki olan herkesin sağ sağlim ülkelerine ulaşması. Başka bir şey istemiyorum.

Eşim ve diğer gemi personeli yaralanmadılar. Aktivistlerden 30 kadar yaralı olduğunu gördük. 19 ölü 14 kayıp olduğunu söylediler. Nezarethane iki taneydi. Biri havalimanı içinde ayrılmış bir bölümdü. Bir de havalimanı dışında hangarların arkasında bir bina şeklinde idi. Oğlum ve ben oradaydık. İçinde iki ranza olan her yer parmaklıkla ve kurşun geçirmez camla çevrili. Kapımızı açık olarak nezarette tutulduk. Bebekten dolayı zorluk çekmedik. Bebeği propaganda amaçlı getirmekle suçlandım, Annelik değerlerim sorgulandı. Ben anneyim. Gazze'deki binlerce bebek de benim oğlum gibi bebekler. Gazze'ye sağ sağlim varabilseydik oğlum o bebeklerle oynayacaktı.Böyle bir organizasyon yeniden olsa oğlumu alıp gitmekten kesinlikle çekinmem. Gemiye uzaktan ağır silahlarla bombardıman yapmadılarsa tek sebebinin Oğlum Türker olduğunu düşünüyoruz. Türker bizim kurtuluşumuzu oldu. Gurur duyuyorum oğlumla cesareti için. Bülent bey ile yaklaşık 1 saat karşılıklı oturduk. Son derece iyiydi. Yaralı değildi. Başta morali bozuktu ama hepimizin ona ihtiyacı vardı o da kendini toparladı. Hafızam beni yanıltmıyorsa kelepçesi yoktu diye hatırlıyorum. Namazdan sonra alt yolcu salonuna alınınca görmedim. Basın mensuplarından da yaralılar vardı ama durumları ağır değildi"

SAAT: 12.07 - İSRAİL ORDUSUNDAN İTİRAF: SALDIRIYI ULUSLAR ARASI SULARDA YAPTIK

Ria Novosti haber ajansı İsrail ordusundan bir askeri sözcünün Filistin'e insani yardım filosuna müdahalenin uluslar arası sularda yapıldığını kabul ettiğini duyurdu.

Ajansın ismini açıklamadığı yetkili, "Bu olayın uluslararası sularda gerçekleştiğini kabul ediyoruz. Bunu orada gerçekleştirdik, çünkü gemilerde neler olduğundan haberdar değildik. Gemilerde patlayıcı madde ve diğer silahların bulunmasından şüphelendik." dedi.

SAAT: 11.45 - SAĞLIK BAKANLIĞI'NA AİT UÇAK İSRAİL'E HAREKET ETTİ

İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırması sonucu yaralanan vatandaşların Türkiye'ye getirilmesi için Sağlık Bakanlığı'na ait uçak, İsrail'e hareket etti.

SAAT: 11.18 - ÖZGÜR GAZZE HAREKETİ, 2 GEMİ DAHA GÖNDERİYOR

İsrail askerlerinin saldırı düzenlediği Gazze'ye yardım filosunu organize eden kuruluşlardan Özgür Gazze Hareketi, bölgeye birkaç gün içinde iki gemi daha göndereceklerini duyurdu. Kıbrıs limanında beklemekte olan Greta Berlin gemisinden yapılan açıklamada bir kargo gemisinin halihazırda Gazze'ye doğru gitmekte olduğu aktarıldı. Yaklaşık 40 kişiyi taşıyan bir yolcu gemisinin de daha sonra bu gemiye katılacağı belirtildi.

Öte yandan Gazze filosunda yer almasına rağmen filonun gerisinde kalan Racehel Corrie adlı geminin de yoluna devam ettiği ve yarın Gazze sınırına ulaşacağı bildirildi. İsrail ise aynı şekilde gemiyi durdurmaya kararlı olduğunu duyurdu. Rachel Corrie'deki yolcular arasında Nobel ödüllü Kuzey İrlandalı Mairead Maguire de yer alıyor.

SAAT: 11.18 - GÖZALTINA ALINANLAR HÜCRELERDE TUTULUYOR

İsrail güçlerinin Gazze'ye yardım gemilerine yaptıkları baskının ardından gözaltına aldığ yüzlerce kişinin hücrelerde tutulduğu belirtildi.

Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Birüsseba kentindeki Ela Hapishanesi'nde tutulan 480 kişiye yemek verildi. Gözaltına alınanlara çamaşır, battaniye ve temizlik malzemeleri verilerek hücrelere konuldu. Hapishaneye 130 kişinin daha getirileceği, bu kişiler hakkında suçlama yapılıp yapılmayacağını ise netleşmediği belirtildi.

Saldırıda hayatını kaybeden 9 kişinin naaşları ise Ebu Kebir Adli Tıp Enstitüsü'ne kaldırıldı.

45 YOLCU SINIR DIŞI EDİLDİ

İsrail, Gazze'ye yardım götüren gemide gözaltına aldığı aktivistlerden 45'ini havayoluyla sınır dışı etti. Uluslararası Ben Gurion havaalanında beleyen 3 kişinin de sınır dışı edileceği belirtildi.

İsrail medyasının haberine göre Birüsseba kentinde 480 yardım gönüllüsünün tutulduğu Ela hapishanesinde 130 kişi daha getirilecek.

Gözaltına alınanlar 'İçişleri Bakanlığı'nın özel emriyle' hapsedildikleri için mahkemeye çıkarılmayacak. Avukat ve diplomatların bu kişilerle görüşmesine ise izin verileceği kaydedildi.

SAAT: 10.56 - HACKERLAR, İSRAİL DEVLET, ŞİRKET VE BANKA SİTELERİNİ ÇÖKERTTİ

''1923 Turk-Grup'' adlı bilgisayar korsan grubu, İsrail'in, Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasına tepki göstermek amacıyla çok sayıda İsrail devlet, şirket ve banka sitelerini çökertti.

Grup tarafından yapılan açıklamada, çok sayıda İsrail sitesinin çökertildiği, sitelere bırakılan mesajlarda İsrail'in kınandığı ve eylemlerin devam edeceği belirtildi.

Grup yetkilileri, İsrail sitelerine saldırıların aralıksız devam edeceğini, İsrail'e büyük çapta maddi zarar verildiğini ifade etti.

Saldırılarda, çok sayıda kamu ve devlet sitelerinin yanı sıra, dünyaca ünlü İsrail markalarının web sitelerinin de zarar gördüğü ve işlem yapılamadığı kaydedildi.

SAAT: 10.18 - ÜÇ AMBULANS UÇAK İSRAİL'E GİDİYOR

Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı'na ait iki ambulans uçağın İsrail'in askeri müdahalesi sonucu yaralanan Türk vatandaşlarını Türkiye'ye getirmek üzere sabah 8.50'de İsrail'e hareket ettiğini bildirdi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Sağlık Bakanlığı'na ait bir ambulans uçak da saat 10.30'da hareket edecek.

Açıklamada Türk vatandaşlarının getirilmesi için üç ambulans uçağın görevlendirildiği bildirildi. Askeri ambulans uçaklardan biri Haifa, diğer iki uçak ise ise Telaviv'deki yaralıları alarak Türkiye'ye getirecek. Yaralılar, Sağlık Bakanlığı'nca planlanan Ankara'daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alınacak. Diğer vatandaşların Türkiye'ye dönüşünün sağlanması amacıyla THY'ya ait 3 adet uçağın da hazır bekletildiği belirtildi.

SAAT: 10.00 - EN KÜÇÜK YARDIM GÖNÜLLÜSÜ TÜRKİYE'DE

İsrail'in kanlı saldırı düzenlediği Mavi Marmara gemisinin en küçük yolcusu 1,5 yaşındaki Türker Kaan Çetin, annesi Nilüfer Kaan Çetin ile Tahsin Kul isimli yaşlı bir yolcu Türkiye'ye geldi. İsrail'in çok sert davrandığını söyleyen Tahsin Kul, askerlerin dipçiklerle kendilerine vurduğunu söyledi. Serbest bırakılan 3 kişi THY'nin tarifeli uçağıyla Tel Aviv'den Atatürk Havalimanı'na geldi.

Geminin Çarkçıbaşısı'nın eşi olan Nilüfer Kaan Çetin, bebeği olduğu için ilk gönderilenlerden birisi olduğunu belirtti. Her şeylerine el konulduğundan söz eden Nilüfer Kaan Çetin, 19 kişinin öldüğü, 30 kişinin yaralı ve 14 kişinin de kayıp olduğuna dikkat etti.

Çetin, "Kamaramda çatışmaların 30 santim yakınındaydım. Son derece kötü ve sert tartışmalar yaşandı. Şu anda Mavi Marmara gemisini içinin tamamı kan. Yaralıların 3-4 tanesi ağır. Onları helikopterle bizden önce Aşdod Limanına ulaştırdılar. Diğerleri ufak tefek şarapnel yaraları, gazdan etkilenenler. Ölen ya da yaralananlardan kaçı Türk kaç tanesi diğer milletlerden belli değil. Kaybolanlar denize mi atıldı belli değil." diye konuştu. Gemideki yolcuların yarıya yakının kadın olduğunu söyleyen Çetin, tek çocuğun kendi bebeği olduğunu ifade etti.

"MAVİ MARMARA, FELAKETİ YAŞAYAN GEMİ OLDU"

Çetin, İsrail askerlerinin direk ateşe başladıklarına işaret ederek, "Önce uyarı ateşi başladı. Mavi Marmara yoluna devam edince taciz ateşleri, saldırı ateşlerine dönüştü. Daha sonra ses ve sis bombaları atıldı. Ardından gaz bombaları atıldı. Sonra yukarıdan helikopterlerle iniş gemiye başlatıldı. Ve etrafımızda iskele ve sancakta 20'şer tane başta ve kıçta 5 ile 10'ar tane 40' a yakın zodiak bot vardı. Ellerinde bir liste olduğunu biz de duyduk ama kimler olduğunu bilmiyoruz. Diğer gemiler direniş olmadığı için sorunsuz şekilde alınmış. Mavi Marmara felaketi yaşayan gemi oldu. İsrail'in gemidekileri tutma gerekçesi evrak işlemleri." şeklinde konuştu.

Tahsin Kul isimli yaşlı vatandaş da, İsrail'in kendilerin çok sert davrandığını, dipçiklerle vurduğunu anlattı.