Fantezi denizinde limandan limana yolculuk / Basra Körfezi

Dubai çıkışlı Basra Körfezi turları 2002'de tek gemiyle başladığında yılda 2 bin kişi katılıyordu. Bugün 6 firmanın 8 dev kruvaziyeri aralıktan nisana körfezde 650 bin kişiyi gezdiriyor. Safari adası Sir Bani Yas'ın kruvaziyerlere açılması cazibeyi artırdı. Şimdi rotanın Hindistan'a uzatılması planlanıyor. İşte size Basra Körfezi turları hakkında bilgiler...

As Salamah (Büyük Köşe), Faraku ve Küçük Köşe… Çorak, kayalık, görkemli dağlarla çevrili Umman sahilinden 20 kilometre açıkta, üç kayalık adacık. Arap Yarımadası’nın güneydoğu ucunda, yarısı denize batmış üç yalnız fedai. Jeolojik hareketler sonucunda yarımada kuzeye kaydıkça onlar denize batıyor, kuş uçumu 40 kilometre uzaktaki İran topraklarının altına doğru yol alıyor. Onlar battıkça Kuzey Anadolu Fay Hattı’ndaki baskı artıyor, İstanbul’a ulaşan deprem kuşağı hareketleniyor. Adacıklar, Basra Körfezi’nin girişindeki deniz sınırı aynı zamanda. Kaptanlar Hürmüz Boğazı’na girerken “Büyük Köşe’yi geçtim” anonsunu yapıyor telsizden. O anda geminin sigorta primi artıveriyor.

Geniş bir sığlıkta mercan kayalıklarıyla çevrili adacıklara El Haseb’den (Khassab) dalış turları düzenleniyor. En önde, üçgen şeklindeki Büyük Köşe’nin radar istasyonu ve fenerinden başka hayat izi yok çevrede. Üç hafta önce, 320 metrelik dev kruvaziyerle önlerinden geçerken, rastlantı sonucu gördüm bu üçlüyü. Dubai’den hareket etmiş, Abu Dabi’ye uğradıktan sonra Maskat’a doğru 800 kilometrelik, 1,5 günlük yolculuğa çıkmıştık. 10’uncu kattaki odamın balkonundaydım. Heyecanla, Bozacı Mevlut ile karısı Rayiha’nın İstanbul maceralarını okuyordum. Geminin kitaplığında Türkçe rafına rastlayınca şaşırmış, Nobelli yazarımızın yeni romanını görünce bunu ilahi işaret kabul etmiştim. Okuduğum kitabı bırakıp romana başlamıştım. Fakat o sıcak ikindi vakti bağlaçlara serpiştirilen virgüller, yazım hataları o kadar bunaltmıştı ki bir an dayanamayıp başımı kitaptan kaldırmış, derin bir “offf” çekmiştim.

İşte o anda 500 metre ötemizdeki Büyük Köşe gözüme takıldı. İstanbul’daki Sivri Ada’ya benzerliğini fark ettim. GPS’ten ismini, internetten öyküsünü buldum. Sonra romanı bırakıp adaları seyre daldım. 1000 metreye kadar yükselen, üstünde tek ağaç görülmeyen sarp Umman sıradağları, önündeki masmavi deniz, derin koylar ve açıklardaki üç yalnız adacık aynı karede birleştiğinde doyumsuz bir manzara çıkıyordu ortaya. Önümdeki adacıklar, jeolojik kaderleri, elimdeki roman ve bindiğim gemi… Hepsi tuhaf bir şekilde birbirine bağlanıyordu; 3 bin kilometre ötedeki İstanbul’a. Karaköy Rıhtımı’nda gördüğümde, ismi üzerine düşündüğüm, uzun yolculuklara çıkmayı hayal ettiğim gemideydim. Güneş batıyordu dağların ardında. “Geminin ismi Fantasia, romanın ismi Kafamda Bir Tuhaflık; fantezinin böylesi” diye aklımdan geçirirken usulca arya söyleyen sopranoyu duydum. İnanamadım önce. Alt kat komşum, büyük bölümü dağın arkasında kaybolmuş güneşin ardından İtalyanca şakıyordu. Güneş battığında şarkısı da bitti…

Kuzeyden güneye farklı fanteziler

Basra Körfezi’nde kruvaziyer turuna çıkmak Arap beğenisini ve farklı fantezileri birlikte görme fırsatı sunuyor. 
Dubai “Körfez’in Disneyland’ı”. En yüksek binalardan, en büyük AVM ve en lüks markalara fantezinin parayla elde edilebilecek her türünü bulmak mümkün. Ekonominin motoru inşaat sektörü gerçeküstünün sınırlarında dolaşıyor. Geçmişin izi, kısmen de olsa merkezdeki baharat ve kuyumcular çarşısında, sanatla kucaklaşan Batılı yaşam ise AlSerkal’daki sanayi sitesinden bozma dev sanat galerilerinde görülüyor.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin diğer şehir devleti Abu Dabi’de fantezi duygusu yapay müze adası Saadiyat ve Şeyh Zayed Camii’nde öne çıkıyor. Ünlü mimarların çizdiği Guggenheim, Louvre’un yanı sıra merkezinde Zayed Ulusal Müzesi’nin yer alacağı 28 milyar dolarlık kültür-turizm adası girişimi aslında dev bir emlak projesi. 27 kilometrekarelik adaya 150 bin kişilik şehir kuruluyor. Ve Abu Dabi, kruvaziyer turizmiyle bu projeye müşteri sağlamanın yollarını arıyor. Dünyanın altıncı büyük camisini bizzat tasarlayan Şeyh Zayed, kar beyazı mermerden yapıya yarı değerli taşlardan kabartma mozaiklerle çok sevdiği çiçekleri işletmiş. Dev çiçek mozaikleri ve İznik çinileri için bile bu camiyi görmeye değer.

BAE’nin en büyük adası Sir Bani Yas, 1971’de Şeyh Zayed tarafından milli parka dönüştürülmüş, çöl yeşillendirilip yerel yaban hayvanlarına yaşam alanları kurulmuş. 2007’de turizme açılan adaya havaalanı ve Anantara Oteli yapılmış. Geçen yıl denizin içine yapılan iki sahil şeridiyle kruvaziyer turizmine açılmış. 

Gemiler adaya günübirlik uğruyor, cipli safariden dalışa kadar pek çok etkinlik yapılıyor. Dubai ve Abu Dabi’ye oranla Doha’nın tarihi çarşısı çok daha iyi korunmuş. Gökdelenleri diktikten sonra bunlarla fark yaratamayacaklarını anlayan Katarlılar dünyanın önde gelen üniversitelerini Doha’ya çağırmış, bir bilim adası kuruluyor. Basra’nın belki de en etkileyici fantezisi bu. Doha, körfezin en güzel tarihi çarşılarından birine ve İslam Eserleri Müzesi’ne sahip. Sarp, kayalık dağlarla çevrili El Haseb kasabası ismini hurma bahçeleri kurulan küçük ve verimli arazisinden alıyor. Güzelliğini Hürmüz Boğazı’nın derinlerine batmakta olan dağlara, dar, derin, kimileri yılankavi koylara borçlu. Ahşap teknelerle bu koylarda “fjord turları” düzenleniyor.

Umman’ın başkenti Maskat, denizden ilk bakışta bir kasaba. 1.2 milyon nüfuslu şehir tepelerin arkasında. Gökdelene izin vermeyen Sultan Kabus, gerçek bir fantezi örneği olan körfezin yegane operasını yaptırmış. Sahnesine çok ünlü isimler çıkıyor. Şehrin görülmeye değer yeri kıyıdaki kapalı çarşı. Arka sokakları terziler, kuyumcularla çevrili. İçinde ise tütsü, hediyelik eşya, baharat ve antika mağazaları yer alıyor. Tütsülerle gizemli atmosfere bürünen antikacıların arka odalarında müzelerde bulunması gereken objeler satılıyor.

Meşaleli karşılama

Doha’dan Maskat’a bin kilometrelik seyrin en güzel manzarası El Haseb ve Maskat’ta. Kıyı boyunca uzanan Al Hajar Dağları’nın kayalık yapısı gün batımında etkileyici bir görünüm kazanıyor. Maskat kadar Dubai’yi de gündoğumu ya da günbatımında denizden seyretmek güzel. Abu Dabi, Doha açıklarında dev gemiyle kum tepeciklerinin arasından geçmek heyecan verici olsa da, unutulmaz olanı Hürmüz Boğazı’nda gece seyri. Gemi, İran ve BAE kıyılarındaki petrol platformlarının arasından geçiyor ve adeta meşalelerle işaretlenmiş bir yolda ilerliyor. MSC Fantasia’nın 27 yıllık kaptanı, 51 yaşındaki Giuseppe Maresca’ya rotadaki en sevdiği yeri sorduğumda, iki yıldır turladığı körfezde en çok Sir Bani Yas’ı sevdiğini söylüyor. “Kumsalı o kadar güzel ki, gemiden bindiğim teknede başlıyor heyecanım” diyor.

Seçenekler artıyor!

Dubai Turizm Ofisi Başkan Yardımcısı Hamad bin Nejrin, Basra körfezinin batı kıyısındaki ülkelerin kruvaziyer turizmini gerçekleştirmek için ortak çaba sarf ettiğini söylüyor. “Doha yeni bir kruvaziyer limanı yapıyor, Abu Dabi safari adasını gemilere açtı. Bu konuda en önemli ilerlemeyi gemi yolcuları için üç ülkenin ortak vize sistemine geçmesiyle sağladık” diyor. Nejrin’in verdiği bilgiye göre, körfez turları 2002’de Dubai’nin girişimiyle başladı. Akdeniz’de kışın yolcusuz kalan gemisine yeni rota arayan bir firma ikna edildi, ilk yıl 2 bin kişi yolculuğa çıktı. Bugün 6 firma 8 gemiyle hizmet veriyor. Yolcu sayısı 650 bin kişiye ulaştı. Yakın gelecekte katlanarak büyümesi bekleniyor. “Şimdi hedefimiz Dubai çıkışlı Hindistan turları” diyor Nejrin. Seçeneklerin artması fiyatları da aşağıya çekti. Türkiye’den bir haftalık turlar, uçak bileti dahil 650 Euro’dan başlıyor.