Geçtiğimiz yaz aylarında, Ülkemizin en büyük Balıkçı barınaklarından Rumelifener barınağında ,kızaktan yeni inmiş bir balıkçı teknesine limanı kirletiyor diye teknenin değerinden büyük bir para cezası yazıldı.Sahil Güvenlik helikopter ve botları kendilerine verilen görevi belki biraz ön yargıyla yapmış olabilir, ancak bu olay yargıya taşındığı için bu konuda fazla bir şey yazmayacağım.
Rumelifener de ikamet eden orada doğan ve büyüyen bir balıkçının teknesiyle kendi barınağını kirletmesi doğru değilse ve bu konuda ağır cezalar yazılıyorsa,O halde yıllardır Rumelifener köyünün kanalizasyonlarını barınağın içine akmasına göz yuman yetkililere ne gibi ceza yazmak gerekecek.
Türk Balıkçılığını merkez üssü konumunda olan Rumelifener balıkçı barınağına kimisi liman dese de halen barınaktır ,çünkü liman denilebilmesi için bir yığın yasal özelliklerinin bulunması gereklidir.Rumelifener barınağı gelişen Türk Balıkçılığına ayak uyduramamaktadır,aynı köyün kanalizasyonlarının limana akması yada balıkçıya ceza kesen yetkili makamının barınak içinde bulunan karakolunun tuvaletinin bile barınak içine akması gibi.
Barınak içinde yer alan pek çok yasal kuruluşun tuvaletleri de buraya akmakta yazın da burada çocukların yüzmesine göz yumulmaktadır,bu durumda cezaları kime kesmek lazım acaba?
Köyün kanalizasyonlarını halen yapamayanlarımı,orada yaşayanlarımı,buna seyirci kalanlarımı,barınağı kirletenlerimi.
Yine geçen yaz köyün kooperatifi zamanla sıgılaşan barınağın temizlenmesi için DLH ya başvurdu ve uzun çabaların ardından DLH ya ait deniz aracı gelip barınağı derinleştirdi aradan kısa bir süre geçti aynı DLH bu kez derinleştirdiği yere yeniden doldurulmak suretiyle ek kaldırım yapılması için ihale açtı.
Barınakları temizlemek için paramız yok diyen DLH derinleştirme aracında çalışanların masraflarını balıkçı kooperatifinden rica ederken ,diğer taraftan 300 milyar gibi bir paranın bu barınak için harcanması gerektiğini harcanmasa bu paranın geri gideceğini söylemelerine bizzat ben ve arkadaşlarım tanık olduk.
Rumelifere Balıkçı Barınağı Ülkemizin diğer bölgelerinde yaşanan ve tanık olduğumuz benzer olayların en belirgin yakın örneklerindendir.
Gidin Antalya limanına tüm yetkili birimlerin bulunduğu binaların kanalizasyonları liman içine akmaktadır.(Bu limanda balık sevkıyatı yapan bir balıkçı teknesine limana balık kanı akıtıyor gerekçesiyle ceza kesildi)
Gidin Kıyıköy Balıkçı Barınağına yıllardır kum dolan barınağın derinleşmesi için DLH başvurulmasına rağmen paramız yok denilerek geri çevrilmekte,diğer taraftan köyde bulunan balıkçı kooperatifi kendi imkanlarıyla derinleştirilmesi için ürettiği projelere ise onay verilmemektedir.Bu arada Karaburun mevkiinde iki yıl evvel kum bittiği için kapatılan deniz kum ocağı nasıl olduysa oldu tekrar işletmeye açıldı,milyonlarca yılda dolan ocaklar sanki iki yılda zebil kum doldu.
AB uyum yasaları çıkarmak yetmiyor asıl işi sorunları çözmek,AB uyum yasalarına göre çıkartılan cezaları uygulamak kolay ,Balıkçı teknesinden balıkçı denize çiş yaptı kes ceza,barınağı yada limanı kirletti kes cezayı,denize kan akıttı kes cezayı o kadar ceza kesilecek madde var ki,cezayı kesen birimler bile cezayı aslında neye dayanarak kestiklerini bilmiyorlar.
Nisan 2006 dan itibaren çevreye ilişkin 600 den fazla AB uyum kanun yada yönetmeliği çıkmaya başlayacak,biz temelde yatan sorunları daha çözmemişiz nasıl olacak bu iş, Ülkemizde mahkeme dosyaları azalacağına çoğalacak daha fazla hakim daha fazla adliye ve avukata iş çıkacak,her 10 yılda bir olduğu gibi belki de af çıkacak belli mi olur?