TBMM de 11 yıldır bekleyen çevre kanunun İstanbul Tuzladaki Orhanlı beldesinde ortaya çıkarılan zehirli varillerle birlikte ivme kazanarak TBMM den jet hızıyla geçti.
Aslında bu kanunun çıkması çok zor değildi ancak AB ye uyumla birlikte ağırlaşan cezalar nedeniyle Türk Kamuoyunun gözünün önünde bir senaryo yazılarak oyun oynandı.
Çevre ve Orman Bakanı Pepe sanayicinin sorunlarını yakından bildiği için 2 yıl evvel benimde katıldığım İstanbul sanayi odasındaki bir toplantıda 181,182 ve 184 cü maddeler hakkında uyarılarda bulunarak elinizdeki atıkları bertaraf etmeniz için size ve belediyelere 2 yıl zaman kazandırdım anlamında ifadeler kullandı.
2 yıl su gibi akıp gitti kanun mecliste beklerken birden bire 2.5 yıl evvel Orhanlı ya gömülen variller ortaya çıkarılıverdi,peki bunu ilk ortaya çıkaran kim bilen kimse varmı?
Hangi gazeteci bilgiyi nerden almış da çıkarıvermiş acaba?
Peki 25 yıldır derince de bulunan DDT deposundan neden bahis edilmedi o sıralarda yada neden bu depo gündeme getirilmedi.
Bana göre bildiğim için söylüyorum Çevre bakanlığı yetkilileri Orhanlıda bulunan varilleri biliyor ve bununla gündem oluşturmak için fırsat bekliyorlardı ve bunu da yaptılar.
Yapmasalardı Kanun mecliste beklemeye devam edecekti,çünkü başta sanayiciler olmak üzere pek çok çıkar çevresinin bu kanunun gecikmesi yönünde baskıları vardı bu nedenle böyle bir oyuna ihtiyaç vardı.Üzerinde en çok tartışılması gereken kanun 2 günde TBMM den geçiverdi ve ben her aşamasını tek Sivil Toplu Örgütü temsilcisi olarak olup bitene tanık oldum.
Bazen iktidar kulisinde bazen muhalefet kulisinde bazen dinleyici locasında olanları izledim,1.ci hafta Çevre Bakanı dahil tüm kadrosu hazırdı ve kanunun meclise gelmesi bekleniyordu çoğunluk sağlanamadığı için sonraki haftaya kaldı iyki kalmış.
İktidar kulisinde Köksal Toptan,Çevre Komisyon Başkanı Münir Erkal,Çevre Bakanı Pepe ,Müsteşar vekili Mustafa Öztürk ,Gazeteci Gürhan Savgı ve Ben otururken Köksal Toptan Bodrumdaki Balık çiftlikleri için önerge vereceğini ifade ederek önerge metnini okudu,Konuyu bildiğim için metindeki yanlışlıkları anlattım,Mustafa Öztürk bu konuyu ele alamayacaklarını Tarım Bakanlığınla ilintili olduğunu Bakanlıkla Karşı karşıya kalabileceklerini ifade etti.
Buna rağmen Çevre Bakanlığının konuyu 1380 sayılı kanunu inceleyerek mutlak ele almaları ve kanun içine almaları gerektiğini ifade ederek Bakanı bu konuda desteklediğimi.Toptan a katıldığımı söyledim.
Bakan Çiftlikler konusunda hasas olduğunu ve incelediğini bu önergeyi kanun içine almalarını talimat vererek ,bir sonraki hafta görüşülen kanun içine girmesi sağlanmış oldu .
Kanun o gün çoğunluk sağlanarak meclise gelmiş olsaydı beklide çiftlikler hiç ele alınmadan kanun geçecekti.
Kanun görüşmelerinin bir sonraki haftaya kalacağını bütün Türkiye ve STK lar biliyordu ancak ben yine ordaydım benden başka STK temsilcisi yine katılmamıştı.Meclise gitmeden Bakanın basın toplantısının izlemek için Bakanlığa uğramıştım,çıkarken bir STK temsilcisiyle karşılaştım Bakanlıkta AB den gelen ve para alabilecekleri proje takibinde olduğunu örgendim yani Çevre Kanunu onun hiç umurunda değildi. Tıpkı diğerleri gibi.
Masa başında Internet çevreciliği yapanlar, paralı proje peşinde koşanlar, hiç birinin umurunda değildi Çevre kanunu, oysa benim tanık olarak müdahale ettiğim çiftlikler konusunda olduğu gibi pek yasa maddesinde sıcak ve son dakika teması ile pek çok şey ilave edilirdi,kanun meclisten geçtik ten ve Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra hala masa başında oturan Internet çevrecileri şu ve bu maddeler şöyle olmalıydı diyerek ahkam kesmeye devam ediyorlar.
Şimdi soruyorum masa başı Internet çevrecilerine,proje peşinde koşanlara nerdeydiniz Tuzla Orhanlı da,nerdeydiniz Derince deki DDT depolarında,nerdeydiniz çevre için dayak yiyen gazetecilere karşı tepkinizi göstermede ya kanunu görüşülürken neredeydiniz.Bunlar tatlı su çevrecileri ve STK larıdır!